1.şiir kitabı-Gülfem
İÇİMİZDEKİ ŞİİRLER
1990 - 2005
Ferhat AĞAOĞLU
İSTANBUL - HAZİRAN 2005
1.kitap
Yaşam;
insanların, son iki satırını
kendilerince karalamaya çalıştıkları
yarım bir şiir’dir......
Ferhat AĞAOĞLU
- 2 -
ŞİİR ÜZERİNE.....
Şair değilim ama her insan gibi duygu yüklüyüm ve her insan gibi korkularım, üzüntülerim ve sevgilerim var. İnsanın doğasında bulunan tüm duyguların bir sentezi olan ve sözcüklerin işlenmesiyle şekillenen şiirlerin, bir yaşam tarzı, hatta hayatın ta kendisi olduğuna inanıyorum. 1990 yılından bu güne kadar karalayabildiklerimden derlediğim şiir kitabımı, 36. sayfadaki şiirime konu olan ve adını bile bilmediğim Bosnalı küçük bir kız çocuğuna ithaf ediyorum .
Ferhat AĞAOĞLU
Haziran 2005
I S T A N B U L
- 3 -
BİR İSTANBUL LODOSU...
Bir İstanbul lodosunda sahilde karşılaştık,
Hatırlıyorum, aylardan kasımdı,
Uçuşan saçlarında su zerrecikleri,
Dudaklarında tuz vardı
Ve bakışlarında yaşamadığı güzellikler…
Suskunluğunda isyankârlık kol geziyordu,
Umursamazlıklara, ilgisizliklere dair...
Bir resimle hüzünlenen gözlerini,
Şiirlerle coşan yüreğini dizginleyemiyordu...
Sevgi tutsağıydı yaşamının her anında,
Dalga seslerinde çığlıklarını,
Çığlıklarında yalnızlığını bastırıyordu,
Ama yüreğinin sesini asla..!
Bütün bunları nereden mi biliyorum?
O söyledi, o anlattı içtenlikle,
Gözlerimi kapatınca görüyorum,
Elleri dostça uzanan,
Sözleri sevgi dolu, güzel bir hanımdı...
Bir İstanbul sonbaharında,
Sıra dışı bir günde tanıdım onu,
Aylardan kasım’dı...
F.Ağaoğlu
- 4 -
VESAİR....
Umutlarımın bittiği yerde düşlerim başlar,
Aşka dair, sana dair, vesair...
Mavi, yeşil ve sarı boyarım usulca…
Diğer renkler isyan eder paletimde,
Pembe yanaklarına, al dudaklarına koşar,
Kızıl kestane hapsolur saçlarında,
Ve bakışlarına bir kahve takılır...
Düşlerimin bittiği yerde siyah başlar,
Aşka dair, sana dair, vesair...
Renkler susar, yalnız zindan karası,
Bahtım gibi, gönlüm gibi kapkara
Siyahların bittiği yerde son başlar,
Aşka dair, bize dair, vesair...
F.Ağaoğlu
- 5 -
MEVSİMLER
Nisan yağmurları saçından eksik olmasın,
Dök gitsin cebindeki karanlık akşamları,
Gül yüzüne bin bir renkler gelmeli,
Gülümse lunapark ışıkları misali...
Temmuz güneşi gözüne kiracı olsun,
Baktığın yeri yak, kavur gönlünce,
Tabanların ağrısın sevda yollarında,
Ve bir ahu olmalı her an kollarında…
Eylülde hüzünlenir, dertle dolar yüreğin,
Ayrılıklar vurgun gibi, yalnızlık geleceğin,
Hatıralar kalır elde, kimse çalmaz kapını,
Sevdiğin çeker gider, unutursun adını…
Kasım treninde yolculuksa kaderin,
Lüks veya üçüncü, fark etmez biletin,
Yaşamların renkleri farklıdır sadece,
Sonlar hep aynıdır, o köprüden geçince...
F.Ağaoğlu
- 6 -
YILDIZ
Günün son ışıkları tükenirken
Gözlerinde titrek ışıklı bir yıldız,
Benim gibi çaresiz, yapayalnız…
Sönmekle sönmemek arası yanıyor,
Terk edilmişlik ta içine işlemiş,
Kalbi çok uzaklarda atıyor…
Bulutsuz gecelerde ayaza durmuş,
Sevgisi, korunmasız üşümüş,
Gururu, inadı örtmüş üzerini…
Gökyüzü ışıl ışıl yanarken,
Hep bildiğim yerde parlıyor,
Kayan yıldızlardan dilek tutup
Biliyorum, beni arıyor...
F.Ağaoğlu
BİR DAHA
Bir daha es başımda
Sanki bir şey olmamış,
Aşk murada ermemiş,
İlk defa gelmiş gibi
Bir daha çal kapımı
Beşinci mevsim ortası,
Saçında sevgi hareleri,
Yeniden doğmuş gibi..
F.Ağaoğlu
- 7 -
GECELER
“Yakamdan düş ayrılık,
Koluma girme hasret,
Her darbede artıyor
İçimdeki kin nefret”…
Duymadığım bir makamda
Şarkı böyle diyordu,
Islak, taş döşeli,
Loş ışıklı bir sokakta,
Kemandan daha tiz
Bir kadın haykırıyordu…
Bitmiş bir sigara elinde,
Gençliği, güzelliği gibi...
Yorgun gönüllü akşamcılar
Unutmak için içiyordu,
Vefasıza sitemler,
Gidip de dönmeyenler,
Duman altı muhabbetler,
Sürdü gitti saatlerce...
Yorulan bir gün sonunda,
Gece, yorgan gibi örttü
İhtirası, kini, sevgiyi…
Zamanı gelince, aydınlık,
Yeni sevdalara gebe
Bir gün doğacak,
Diline uçuk bir ıslık,
Koluna bir güzel takılacak...
F.Ağaoğlu
- 8 -
CAMDA GÜL
Bir gül aksi düştü cama,
Yağmurla beraber...
Dokundum, çiğ taneleri döküldü…
Sen giderken dökülen,
Boşalan yaşlar gibi...
Gerçekte gül var mıydı?
Ben mi öyle görüyordum?
Öyle istiyordum belki de...
Camda ışıklar kırılırken,
Gölgeler gelip geçiyor,
Yüzünü görmek istiyorum,
Damlacıklar engelliyor,
Yaprakları aralıklı düşüyor,
Ama gül hala kırmızı,
Yaşamadıklarını özlüyor,
Yitirdiklerine kader diyor,
Sevmek için sabırla,
Son yaprağına dek ayakta,
Aynı yerinde duruyor…
İnadı benimle özdeşleşmiş,
Sanki bir şeyler arıyor,
Kim bilir, kim bilebilir?
F.Ağaoğlu
- 9 -
BİRİSİN
Biten günle birlikte biten aşklar gibisin
Nazlanmayı çok seven, tutkulara boş veren
Baharları dururken kış gününde gül deren
Bir çılgınsın güzelim, sen delinin birisin
Kederli, üzgün değil, mutlu günde gelirsin
Vefalara set çeken, cefalara yol veren
Gözleri soru soran, sevgi ile gülmeyen
Yine de çok sevdiğim , özlediğim birisin..
F.Ağaoğlu
YAĞMUR HASADI
Yağmur hasadında yanar gözlerim
Beyaz saçlarımda fırtına..
Her güz bitimi seni bekledim
Hiç düşmedim mi aklına?
Bin kış esti içimde, üşüyorum
Oturmuşum yalnızlığın sırtına
Dilimde en sevdiğim şarkı
Bir boşluğa düşüyorum....
F.Ağaoğlu
- 10 -
GİDİYORUM
Gün ölürken hayalinle,
Yas tutar sardunyalar,
Yaşanmamış güzellikte
Sevdalara iç geçirip...
Kirli camlarda kızıllıklar,
Kiremitlerde yosun kokusu,
On beşinde kız gibi
Salınıp kırılan dalgalar,
Bir nefeste içime çektim,
Sigara dumanına karıştılar...
Sitemler ve şikâyetler,
Hatta martı çığlıkları,
Git diyorlar biliyorum,
Al, İstanbul senin olsun,
Boş sevdalara aşina,
Tükenmiş umutlarla bezeli,
Düşlediğim inan bu değildi...
F.Ağaoğlu
- 11 -
GEL
Denizlerin son bulduğu çizgide
Gözyaşlarım seni bekler
Düşlediğim gibi gel
Yakanda kırmızı çiçekler
Sesinde sevinç olsun....
Sitemlerin son bulduğu ezgide
Uçuşsun kelebekler
Bildiğim gibi gel
Gül yüzünde gülücükler
Ve biraz huzur kalbinde....
Kederlerin son bulduğu yazgıda
Canlanacak dilekler
Sevdiğim gibi gel
Özlediğim gibi gel.......
F.Ağaoğlu
BİR TEBESSÜM
Kapandı gözlerim yıllardan yılgın
Perdeleri örtüldü gönül penceremin
Selamı sabahı kestim dostlarla
Karanlık köşelerde esiriyim gecelerin...
Uzanan ellerim aşklardan yorgun
Defterleri kapattım, son satırı sendin
Varlığınla yaşıyordu bu beden
Birazcık kal dedim , yine de gittin..
Dizlerim yoruldu, kalbimde vurgun
Koyulaştı rengi bütün gölgelerin
Eskiden, çok eskiden kalma
Bir tebessüm, bir merhaba istedim...
F.Ağaoğlu
-12-
SEVGİYİ ÖLDÜRDÜLER...
Sevgiyi öldürdüler sevda ormanında,
Dallarını kırdılar, çaresizce inledi,
Çiçekler bir avuç toprakla uğurladı,
Rüzgâr uğuldadı eskileri anarcasına,
Yapraklarda katıldı bu mateme,
Savrulup kül oldular yanarcasına...
Sevgiyi öldürdüler, şiirsiz satırlarda,
Selamsız mektuplarda katlettiler,
Gülen gözlere yaş doldurdular,
Kadehlere kahır aktı şişelerden,
Dost sohbetleri yok artık,
Eser kalmadı eski neşelerden...
Sevgiyi öldürdüler, anlamsız şarkılarda,
Nağmeler sözcüklerden utanarak,
Söylenen deyişlerin bir tadı yok,
Kim yazdıysa o dinlesin dediler…
Sevgiyi öldürdüler, ama yok edemediler,
Tıpkı her bahar açan gül gibi,
Açtı durdu içimizde bir köşede…
Hep dünü yâd ederiz ne hikmetse,
Şimdi uzaklardasın gönül hicranla…
Kulaklarımda eski bir beste çalıyor,
İçten, duygulu bir hanım söylüyor,
Sıcaklığını yüreğimde hissediyorum,
Güzellikler sarıyor her yanımı,
Bakışlarımda sevecen pırıltılar...
Olması gerekenler bunlar güzelim,
Tanrı bebeklerden vazgeçmedikçe,
Gün, her sabah güneşle uyandıkça,
Eski şarkılar içimizde çaldıkça
Ve ben seni her geçen gün daha çok,
Daha da çok özledikçe, sevdikçe,
Sevgileri kim öldürebilir ki?
F.Ağaoğlu
- 13 -
BİR ISTANBUL
Bir İstanbul akşamında tutuştu anılar,
Alevinde seni gördüm, mağrur, edalı,
Yılların hesabını vermek bir yana,
Gülüyordun, dilinde yalan, dudakların alaylı…
Bir İstanbul gecesinde dondu zaman,
Uykuları haram etti güzel hayalin,
Seninle dolan gönlüm isyanlarda,
Bir gelsen, bir sorsan nedir halin...
Bir İstanbul sabahında açtı çiçeğim,
Sevgi ile coşku dolu, pervasızca,
Özlemlerin sonuna nokta sensin,
Sensin yaşam sevincim, sensin yalnızca...
F.Ağaoğlu
- 14 -
BİR SEVGİ VAR
Çok uzakta ama çok…
Elimin ermediği,
Gözümün görmediği
Bir sevgi var biliyorum…
Korkusuzca düşlüyorum,
Yaşıyorum her heveste,
Benimle doğmuş sanki
Aldığım her nefeste…
Şarkılarda sesi var,
Günün son ışıklarına binip
Gitsem gidebildiğim kadar...
F.Ağaoğlu
ÇIKARSIZ SEVDA
Acıların, ihanetin içinde
Sevgisiz kalakaldım..
An geldi yüreğimden utandım
Gün oldu esintinle uyandım
Kimi akşam sensiz demir aldım
Sakladığım duygularım olmadı
Aşk için kuşkularımda....
Eski zamanlara imrendim
Dostluğun, sadeliğin gölgesinde
Çıkarsız sevdalara elverdim...
F.Ağaoğlu
- 15 -
YAŞAM KİTABI
Hayatın cam bir fanusta,
Yazılmayı bekliyor…
Beklentilerinde sınır yok,
Yaşam boyu istediğin,
Aydınlık güzel günler,
Dikensiz beyaz güller...
Sen yazacaksın bu kitabı,
Önsözünde gülümseme,
İlk sayfada dostluk olacak,
Okundukça bir hikâye,
Bir roman olacak belki de!
Hüzünlü şiirler, kim bilir?
Terk edenlere üzüleceksin
Bilmem kaçıncı sayfada,
Dokunuşlarla perdelenen
Sıcaklıklar saracak tenini…
Kalem senin elinde,
Kitap sensin güzelim,
Nasıl istersen öyle yaz…
Vurgun gibi ayrılıkları,
Her darbede iz bırakan
Kadersiz sevdaları,
Bir anda biten rüyaları...
Sakın vazgeçme yazmaktan,
Acı geçse de senin bu hayat,
Yaş dolsa da gözlerinde,
Son satırda aşkı anlat...
F.Ağaoğlu
-16 -
YAPRAK
Dalında durmaktan sıkılan
Bir yaprak düştü sessizce,
Usul usul indi köklerine…
Ne rüzgâr savurdu bedenini,
Ne hasret yaktı yüreğini,
Öylesine düştü işte,
Âşıklar parkının ortasına...
Göğe mi erecekti başı?
Yerdeydi onca arkadaşı,
Güz renkleri tenine sindi,
Kahve, sarı, alev kırmızı,
Üzerinde sevdalılar gezindi...
F.Ağaoğlu
MECBURSUN
Kapılar örtük yüzüme
Tek sürgüsü inat
Işık bile sızmadı
Aşka dair içeri
Usanmam didişmekten
Sinirini sevdiğim..
Gün olur kalem yorulur
Kağıt biter yazmaktan
Bende sabır tükenmez
Bir oğlakla evlisin
Haftada bir görsen de
Mecbursun seveceksin...
F.Ağaoğlu
- 17 -
SON AYDINLIK
Güneşle yıkanan gün sonu
Kalbimiz yorgun, kırık,
Akşamlara sığındık...
Üç beş yıldız doğdu
Son aydınlık giderken,
Bir demet ışık verdi
Titreyen parmaklara,
Kederi yaksın diye sigarada,
Sisli bir gelecek korkusuyla
Tedirgin bekleyen düşüncelere
Yakamoz sundu sularda...
Elinde tuttuğun elin
Kıymetini bilmen umuduyla,
Titreşti durdu sabaha dek...
Son aydınlık güne varırken,
Yeni bir aşk filizlendi
Ruhunun derinliklerinde,
Son aydınlık gözlerinde gizlendi...
F.Ağaoğlu
- 18 -
KIRMIZI
Bir kırmızı kaldı gözlerimde
Senle dolu yıllardan,
İçtiğim şarabın rengimiydi,
Yoksa gül dudakların mı?
Hasret ateşiydi belki de
Sıcaklığını hala duyduğum!
Özlem delisi yorgun bir adam
Her akşam yolunu gözlerdi,
Gün sonu ışıkları can çekişirken,
Yine o kırmızı yanıp sönerdi,
Kırmızılar gülümserdi tuvalimde,
Güzel gözleri sevgiyle bakan
Bir kadının boynundaki atkıda,
İkiye bölünmüş bir elmada,
Yeni çiçeklenmiş sardunyada...
Tıpkı seni alan o gün gibi
Bir kırmızı esiyor son anımda,
Kıpkırmızı bir noktadan
Kurumuş dudaklarıma inen,
Bütün tenime işleyen,
Kan kırmızı bir perde...
Acılar dalgalanırken içimde,
Sonsuzluk beliriyor önümde,
Kalbimde huzurlu bir sessizlik,
Ağlarken sanki gülüyorum,
Bütün kırmızılarımla birlikte
Bekle canım, sana geliyorum...
F.Ağaoğlu
- 19 -
GÜN
Gün, bir çiçeğin yapraklarında
Çiy damlasında doğdu…
Kokusunda; yaşama sevinci,
Ümit ve hasret harman oldu…
Yaşandı sonsuz kaygılarla,
Tez tükenen umutlarla,
Bir kuşun kanatlarında
Ahenkli çırpınışlarda eridi,
Göz göre göre çabucak…
Sevenler hiç bitmeseydi dedi,
Acı çekenler sevindi bu sona…
Geceler, günahlara gebe,
Kol gezmede şarkılarda gam keder,
Buruşturulmuş mektuplar,
Artık bakılmayan resimler,
Hepsi sabahı beklediler…
Yeni gün neler getirir?
Ya tohumlar sevgiyle çatlar,
Ya da aynı terane!
Gün, bir bebeğin yanaklarında
Yaş damlasında doğdu,
Çığlık çığlığa...
F.Ağaoğlu
- 20 -
YAĞMUR
Yağmur dünü yıkadı, hatta bütün dünleri...
Uykuları seline kattı saatler boyu yağdı
Ne varsa aldı gitti yazılmış yazılmamış,
Senden kalan izleri bir bir sildi yok etti...
Yağışında bir hüzün, sesinde isyan vardı,
Akıp giden su değil sanki hatıralardı,
Yağmur dünü yıkadı, yaşanmamış dünleri...
Her şeyi sürükledi, götürdü ardı sıra,
Şimdi sokaklar boş, bir kedi dolaşıyor,
Ne bir ses var kapı içlerinde hapsolmuş,
Ne de bir sümbül kokusu cam önlerinde,
Yalnızca rüzgârda sesini duyarım,
Titrer bedenim sonsuz bir sızlamayla,
Korkulara mahkûm olur alın yazım,
Çıkmaz sokaklarda ıslık çalarım,
İçimde yalnızlığın türküsü yankılanır...
F.Ağaoğlu
- 21 -
GÜLYANAKLI
Sensiz öyle bir akşam, gözlerim dolu,
Aklımdasın bir tanem yok başka yolu,
Avuçlarımda yağmursun, yüreğimde dolu,
Alıştım artık inan; bir kolumda sen,
Bir kolumda yalnızlığın kolu...
Dilimdeki nağmeler özlemini anlatır,
Anlatır ya bazen beni ağlatır,
Ayrılık bu dili dertli söyletir,
Kim bilir belki bir gün biterken,
Bir yenisi seni bana getirir…
Şiirler yazdım sana sevgi yüklü,
Sevgilerin içinde hasret saklı,
Yazan haklı yazılandadır aklı,
Umutlarım yarınları beklerken,
Dileklerim hep sanadır gül yanaklı...
F.Ağaoğlu
SEVGİ EKSEM
Bir günüm yok solmadığım
Hazandaki güller gibi..
Bir anım yok senle geçen
Uzaktayız eller gibi...
Yıllardır gönlüm bomboş
Nadasta toprak gibi..
Sevgi eksem diyorum
Çoğalsa yaprak gibi.....
F.Ağaoğlu
- 22 -
GÜNAHLAR
Gönlüm geceyi boyadı, yıldızsız…
Sağır eden sessizlik denizinde
Duymak istediklerim tükenmiş,
Sevdiklerim gidivermiş habersiz,
Bir köşede anılarım olmalı,
Tozlu bir yazı, eski bir çerçeve,
Hiç mi bir şey kalmamış geriye?
Sevgi kırıntılarını biri süpürmüş,
Zaman güzellikleri öldürmüş,
Aşklar, âşıklar, mutluluklar,
Hepsi gitmiş birer birer...
Yaşamın tortusunda acı var,
Boynumuzda asılı kalacaklar
Kurtulamadığımız günahlar...
F.Ağaoğlu
İSTER
Güzel sensin düşlediğim dünyada
İster salın yar gibi, istersen git usulca
Çiçek sensin işlediğim oyada
İster açıl gonca ol, istersen sol gönlünce
Beste sensin dinlediğim şarkıda
İster söyle aşk ile, istersen sus kendince
Kader sensin elimdeki kadehte
İster acı zehir ol , istersen bal sevgince....
F.Ağaoğlu
- 23 -
BÖYLE YAŞA
Umursamadığın, ya da
Öyle göründüğünde
Daha güzelsin inan,
Boş verdiğin, ya da
Öyle istediğinde...
Gözlerinde bir ışık,
Bir çarpıntı bul yüreğinde,
Geçmişi örtmelisin
En yeni duygularınla…
Unutanlar unutulmalı,
Bu yaşam senin canım,
Çaresiz yaşanacak,
Her anında gülecek,
Her gün aşkı tadacaksın,
Yüreğine sağır olup,
Sevdim demeyeceksin…
Eğreti bir dünya bu,
Bir anda gidiyorsun,
Mevsimleri sayarken
Mum gibi eriyorsun,
Geri dönüp bakınca,
Söyle, ne görüyorsun?
F.Ağaoğlu
- 24 -
NELER YAZIYORUM
Hangi şarkıyı duysam sensizlik sarar beni
Hele kadeh doluysa içilmemiş aşklar gibi
Ne zaman şiir yazsam mısralar deli koşar
Birde tütün kokusu , sanki içim yanar gibi..
Bir anlık mutlu olsam gözlerim seni arar
Soranlara yok diyorum yüreğim kopar gibi
Özlem benim bir parçam , biliyorum..
Kavuştuğumuz gün gör bak neler yazıyorum.....
F.Ağaoğlu
YALAN YILLAR
Umurum değil inan baharla gelen güller
Sensizlik demir atmış bir kere kaderime
Ayrılık vakti diye çalıyor bütün ziller
Vefasız yalan yıllar gelmeyin üzerime
Solacak beklemekten derdiğimiz çiçekler
Gözyaşım damlayacak boş kalan ellerime
Yollarda kaybolacak tuttuğumuz dilekler
Hayırsız yalan yıllar gelmeyin üzerime
Aşkla başlar şarkılar senin adınla biter
Sönmeyen bir nursun ağlayan gözlerime
Her geçen günle tükeniyor ümitler
Kitapsız yalan yıllar gelmeyin üzerime...
F.Ağaoğlu
- 25 -
PENCEREMDE..
Penceremden ışık gibi sız içeri,
Yumuşak, sevecen sarıl tenime,
Yaşamadıklarımı getir gelirken,
Sevgiyi, ihaneti anlat bana...
Rüzgâr ol savur perdelerimi,
Gözlerimi yakan yaşlara dokun,
Yeter ki duyayım seni yeniden,
Kır çiçeklerine karışsın kokun…
Güzel günler anısına gitme,
Yorgun kalbim huzur bulsun,
Kapı çalışlarına esir ettin,
Ne haldeyim bilmiyorsun…
Gün sönerken biter hayalin,
Son ışıklar tükenir camlarda,
Sen beklendiğinden habersiz,
Bekleyen ısrarlı hülyalarında...
F.Ağaoğlu
MEVSİM
Bir kış sardı içimi, üşütmüyor yakıyor
Yıllar dost değil artık bir su gibi akıyor
Baharlara hasretim, ılık bir rüzgarına
Gül dalında güzelse gel artık kollarıma
Mevsimler avutmuyor sensiz günleri
Kalbim hiç unutmuyor gülen gözleri
F.Ağaoğlu
- 26 -
GİDERKEN
Kirpiklerinin ucundaydı,
Düşlediğim sonsuz sevgi,
İki damla yaşa sindi,
Yanağından inerken...
Olmayacak bir rüyaydı,
Özlediğim mavi günler,
Gelecek mor çıkmazlarda,
Boynumuzda siyah dünler...
Uzaklaştın, kayboldun,
Bir güz sona ererken,
Ak bulutlar ağlıyordu,
Dudakların gülerken...
Bir resim bırakmışsın,
Her nasılsa masamda,
Bakışıp duruyoruz,
Sarı yapraklar düşerken...
F.Ağaoğlu
- 27 -
TAHTA KAPI
Bir tahta kapı düşün,
Çiçek dolu bahçende…
Kanadı, benim gibi,
Kırık, dökük boyasız,
Rüzgârların önünde
Sallanır korunmasız,
Gıcırtısı sitem dolu,
Ellerine hasreti anlatır,
Sabahları çiğ taneleri,
Gözlerimi doldurur,
Sıcaklığını özlüyorum,
Bir kapat, bir aç beni,
Gel sokul yanıma,
İster sürgüle hoyratça,
Gem vur yarınlarıma,
İster kilit tak umutlarıma,
Ama dokun sevgiyle,
Dokun kanatlarıma...
F.Ağaoğlu
- 28 -
NE KALDI..?
Kırılmadık ne kaldı
Unutulmuş günlerden?
Belki bir bahar dalı
Çiçeklenmeye dargın,
Bir kalem belki de
Umutsuzluğu karalayan…
Gönlüm vurgun arsızı,
Dur durak dinlemeden
Akrebi kovalayan
Deli dolu bir yelkovan...
Zamanın pençesinde
Tüketilen sevgiler,
Belki bir gün diyerek
Yarınları soruyor,
Sensiz geçen yıllarım
Yüreğimden yol bulup
Gözlerime doluyor,
Bir damla özleminle,
Bir damla nefretinle,
Umutsuzca kuruyor...
F.Ağaoğlu
- 29 -
SAATLERDE
Yalnızlığın sardığı saatlerde
Bir esinti duyarım
Papatya kokusuyla yüklü
İçinde biraz gül ve sümbül
Azıcıkta sen sanki....
Sensizliğin vurduğu saatlerde
Nağmelerle dolarım
Hicazkardan yol alan
Nihavende el verip
Segah da karar kılan...
Yokluğunun yettiği saatlerde
Sana şiir yazarım
İsyanların kol gezdiği
Sitemlerle dopdolu
F.Ağaoğlu
- 30 -
ESKİYORUZ...
Gözlerimde güz dönümü,
Kalbimde hüzün var…
Bir yerlerde bıraktığım
Sevecen ben yok artık,
Kulaklarımda, eskiden
Çok eskiden kalma sesler,
Gülüşmeler, didişmeler
Birlikteliklere ait...
Ürküten bir sessizlik bu,
Sevinçsiz yaşanmıyor,
Çok denedim, hele dostsuz…
Yaşlandıkça duygusallaşıp
Çocukluğuma dönüyorum,
Yaş, hemen pınarlarımda,
Bir dokunmaya gör,
Sel götürür anıları,
Yankılanır duvarlarda...
F.Ağaoğlu
- 31 -
BU KALP
Bu kalp bir gün durursa
Kışın açan gül gibi
Ümitsizce solarsa ,
Rüzgârların önünde
Kırılırsa çaresiz....
Tut elimi düşmeden
Gülümse ısıt beni
Neden ol yaşamama
Bu kalp bir gün durursa
Başımı dizlerine yatır
Saçlarımda parmakların
Sever gibi dolaşsın
Eski günler anısına
Yalanda olsa konuş
Kır inadını sevdim de
Sonra git gönlünce
Başka sevdalara koş
En son saatim vurursa
Bu kalp bir gün durursa…
F.Ağaoğlu
- 32 -
KAÇINCI
Gözüm seni arıyor rastladığı güzelde
Kaçıncı sensiz akşam , olmaz olsun..
Kadeh bitti, kandil söndü derdinle
Kaçıncı içli şarkı bu virane gönlümde
Başımda fırtınalar, haykırışlar dilimde
Kaçıncı tükeniş bu , olmaz olsun..
Saat bitti, yol tükendi gelirsin diye
Kaçıncı uçan kuş dururken ellerimde
Hüzün beni buluyor her kenarda köşede
Kaçıncı ağlayışım, olmaz olsun
Gece bitti, sen’de bittin şişede
Kaçıncı geçen tren ümitsizce içimde....
F.Ağaoğlu
GEL BANA
En büyük denizlere akar gibi gel bana
Sensiz nice güz geçti, baharlarda ümidim
Açılmamış güllerle kokar gibi gel bana
Her sevgimden kül kaldı, yenisini denedim
En hissiz yürekleri yakar gibi gel bana
Sensiz bir ömür bitti, budur derdim
Gönül penceresinden bakar gibi gel bana...
F.Ağaoğlu
- 33 -
GÜZELİM
Dua eden bir çift ele, ismine tutsak dile
Mevsimsiz açan güle bir kez olsun bak güzelim
Hasretin bitmez çile, hep çektirdin bile bile
Seller gibi gönle bir kez olsun ak güzelim
Kalbinin sesini dinle, bil mutluyum seninle
Can ver sönen kandile bir kez olsun yak güzelim...
F.Ağaoğlu
KARAR VERSEN
Eseceksen es artık gönül bahçem senle dolsun
Küseceksen küs artık gonca gül sensiz solsun
Uçtu gitti tüm sevgiler bir kuş gibi uzaklaştı
Nedir senden çektiğim yaptıkların bini aştı
Ya sev beni gönülden tüm sevgim senin olsun
Ya bırak ellerimi kalbim artık huzur bulsun
Karar versen bir kere sevmek nedir bilmiyorsun
Uzaklaşıp gidiyor sonra ümit veriyorsun
Geçti gitti yıllarımız ömür sona yaklaştı
Döner diye beklenenler gitgide uzaklaştı..........
F.Ağaoğlu
- 34 -
SENSİZLİK
Karanlıklar içindeyim güpegündüz ışıkta
Elim kolum bağlanmış , ayaklarım tutmuyor..
Gidişinle güzelim can mı kaldı aşıkta..?
Gece uzun yol gibi , anılar uyutmuyor....
Kederler içindeyim başıboş bir sokakta
Sitem dolu şarkılar gönlümü avutmuyor
Teselli arıyorum yarı boş bir bardakta
Dinmeyen yaşlarımı rüzgar da kurutmuyor....
Ümitler içindeyim adın hala dudakta
Resminle konuşurum, başucumda duruyor
Gözlerim ufka dalmış, kurumuş iki nokta
Saatler tükenmiş zamanları vuruyor............
F.Ağaoğlu
GÖZLERİMDE
Ne dökülen çiğ damlası , ne de yağmur..hiç değil..
Yıllardır tükenmeden sensin yağan gözlerimde
Arzuların küllense de sevmek için geç değil..
Bir daha yak ne olur , sensin tüten gözlerimde..
Bir fırsat ver aşk için..inan dönmen güç değil...
Aklımdan çıkmıyorsun...sensin dolan gözlerimde......
F.Ağaoğlu
- 35 -
BIRAKSALAR...
Bıraksalar oyun oynayacaktı
Çocuklarla doyasıya,
Onunda hayalleri olacaktı,
Kırmızı elbiseli bebekleri,
Hiç bitmeyen dilekleri…
Bıraksalar hep gülecekti,
Sevgi dolu gözlerle bakan
Bosnalı küçük kız…
Kaderi burada çizilmişti,
İnsan hakları savunucusu,
Adil Avrupa’nın ortasında?
Suçu, Müslüman doğmaktı,
Çocukluğu bile yasaktı!
Bıraksalar uyuyacaktı,
Huzur dolu yatağında,
Sıcak ana kucağında...
Soğuk bir kış gününde
Top sesleriyle uyandı,
Korkuyla büyüdü gözbebekleri,
Avuçlarını sıktı, terledi,
İçinden bir şeyler koptu gitti,
Yalnızlığına sığındı umutsuzca…
Bu yazgı, terk edilmişlik ti
Bu, yazgı değil kalleşlik ti!
Bıraksalar sevecekti,
Yazı, kışı, baharları,
Siyah, beyaz, tüm insanları…
Hatta rezil Sırpları!
O gün, o kara günde,
Dondu maviş gözleri,
Sarı saçlarında bir kırmızı leke,
İnsanlık suçu, şerefsizce...
Uzandı caddenin taşlarına,
Yüzünde hayata kırgınlık,
Yanaklarında iki damla yaş,
Ne için aktığı belirsiz,
Bıraksalar, yaşayacaktı...
F.Ağaoğlu
- 36
KALEM...
Ne zaman şiir yazsam,
Ya da yeltensem yazmaya,
Kalem sana koşar delice,
Yol alır tez elden,
Yelkovan kuşu aceleciliğiyle...
Düşünmeden karalar beyazlıklara
Yazgının getirdiklerini,
Kuğu gibi süzülür satırlarda,
Okur sanki aklımdan geçenleri,
Ellerime hükmeder sessizce,
Sözcükleri bilgece dokur,
Duyar hasretin dayanılmazlığını,
Yaşar bir damla yaşa sinen özlemi,
O bilir ve yazar tutuşan hayalleri,
Mutlu olmanın bedelini,
Ayrılığın nedenini,
Çıkmazlarda ne hale geldiğimi
Ve bilir kör olasıca kalem,
Seni umutsuzca sevdiğimi...
F.Ağaoğlu
-37-
SEVGİ MAVİSİ...
Yalnızlığı yaşadığım gecelerde
Küçük bir çocuk gibi girer uykularıma,
Sevecen, şakacı, dünya tatlısı...
Mavi bakar, sevgi mavisi...
Tıpkı, tadına varılmamış duyguların,
Hiç bitmeseydi dediğim anların
Ve mutlulukların sıcaklığı gibi...
Bazen, günlerce uğramaz rüyalarıma,
Bir oğlak sabrı ile beklerim,
Bilirim şaka yapar, sınar beni,
Sevgiyi bilir ama söylemez
İnadı bana çekmiş nedense!
Bazen, gözleriyle sorgular,
Çocuksu, şımarık ama sevimli...
Bir tebessüme mahkûm eder
Çıkmaz sokaklarda...
Uzaklaşır gibi yaklaşır kimi gün,
Kırdım sanır üzülürüm,
Kimi gün set çeker sevgilere,
En tatlı yerinde uyanırım uykunun...
Bir çift mavi sarar mahmurluğumu…
Gün boyu sürükler beni peşinden,
Diğer renkler donuklaşır,
Bilemem hangi renktir hangisi?
İçimde bir renk gezer sadece,
İlle de sevgi mavisi...
F.Ağaoğlu
-38-
VE , GÜN............................
Ve , gün karardı gözlerimde....
Tutunacak yer aradı ellerim....
İçimden kopanları bilemedim
Gittiğini fısıldayan kuşları ,
Dalından uzaklaşan yaprakları ,
Dar sokaklarda başıboş kol gezen
Yankılanan yalnızlıkları kovaladım........
Bir resim vardı aklımda..
İşte , öylesine karaladım..........
Ve, gün karardı gözlerimde...
Ağlamak için çok zorlandım
Her damlada acıdı yüreğim...
Öyle çok şey var ki yaşamadığım...
Bir dokunuşuna son nefesimi,
Bir gülüşüne gözümün ferini,
Canım deyişine canımı verirdim..
Hepsini biliyorsun.......
Suskunluğun çaresizlikten...
Mecbursun gidiyorsun.......
Ve , gün karardı gözlerimde......
F.Ağaoğlu
-
-39
YAPRAK VE ÇİY TANESİ
Gitsin istemiyordu yaprak,
Biraz daha kalsın ne olur,
Biraz daha diye geçirdi içinden...
Hiç kıpırdamadı, nefesini tuttu,
Onu hayranlıkla seyrediyordu...
Diğerlerine baktı, sevindi!
Yoktu hiçbirinin üzerinde böylesi,
Bu denli can alıcı ve parlak,
Gururla salınan bir çiy tanesi...
Damarlarına bir sıcaklık yayıldı,
Sapına kadar titrediğini hissetti,
Ne olduğunu anlayamıyordu,
Daha önce hiç böyle olmamıştı,
Ne olursa olsun, güzeldi ya,
Onundu, ona aitti ya…
Zaman, tüm duyarsızlığı ile işledi
Ve güneş tüm ihtişamıyla doğdu,
Sıcak bir merhaba sundu güne,
Canlılar uyandı, kıpırdandı bir bir…
Yaprak tedirgindi, korkuyordu,
Sıkı sıkıya sarıldı taneye,
Üzerini örtmek istedi, yapamadı,
İçinden bir şeyler koptu gitti,
Biraz daha birlikte olmak adına
Bulut diledi tanrıdan umarsızca...
Her dakika, küçülttü taneyi yok etti,
Acımasız bir rüzgâr aldı götürdü
Dokunduğu yerdeki izleri,
Ama bütün yapraklar şahit,
Silemedi yaşanan sevgileri...
F.Ağaoğlu
-40-
YÜRÜYORUM....
Karanlıkta bir başıma yürüyorum,
Akşam telaşıyla uçuşan kuşlar
Başımın üzerinden geçiyor,
Bezgin insanlar görüyorum duraklarda,
Yorgunluk bedenlerini sarmalamış,
Gürültüler, duvar diplerine sinmiş,
Geçen bir günün hesabını yapmakta,
Yarınlara özlem çekmekte...
Tekir bir kedi gizleniyor kuytuda,
Adımlarımdan ürküyor,
Hafiften bir rüzgâr esiyor,
Çatlamış dudaklarımı kurutuyor yok yere,
İçim baştanbaşa kuru zaten!
Beni sana götürse ya...
Vitrin ışıklarında umutlarım yanıyor,
Caddenin ıslaklığında yol alan
Hep var olan umutlarım,
Bir yanıyor, bir sönüyor,
Sensizlik başımı döndürüyor...
Ben böyle değildim önceleri bir tanem,
Şiirlerde çıkış aramazdım,
Umursamazdım içli şarkıları,
Gözlerim nemlenmezdi olur olmaz...
Bir sigara yakıyorum daha sonra,
Sen diye çekip içime,
Seni görüyorum dumanında,
Nasıl bittiğini anlamıyorum…
Adımlarım seyrekleşiyor,
Eve dönüş yolundayım,
Zaman dursun istiyorum,
Bildiğince geçiyor, akıyor avuçlarımdan...
Alsa, ömür teklif ederdim kadere,
Güzel günler adına, rüşvet diye!
Hayallerimin bittiği yerde düşlerim,
Düşlerimin bittiği yerde sonsuzluk
Ve sonsuzlukta bir acı kaplıyor içimi...
Loş ışıklı bir caddede yürüyorum...
Dilimde uçuk bir ıslık, nihavent olmalı?
Boynumda kurtulamadığım günahlarım,
Ruhumda hayallerim ve düşlerim,
Mutluluk bu! Yakalanmalı...
Söyler misin başka ne yapabilirim?
F.Ağaoğlu
-41-
AKŞAM ’ DAN GECE ’ YE
Sığındığım akşamla birlikte yol aldım,
Dudaklarımda hasret delisi bir şiir
Tümüyle sana dair...
Varoluşunu seviyorum bir tanem
Yaşamayı öğretiyor...
Avuçlarımda sevgin var hala
Gözlerinden doldurdum...
Sesinde hasret dans ederken
Dudaklarında yüreğin çırpınıyordu,
Cesur, ama çaresizdin benim gibi,
Yazgılara inat, zamana sığınıyorduk,
Sevgiyi bir yorgan gibi örttük üzerimize,
Başka ne yapabilirdik ki!
Artık üşümüyorum çıkmaz sokaklarda,
Çaldığım ıslık korkudan değil inan…
Akşam’ın gece’ye bağlandığı saatlerde
Delicesine yürüyorum siyahın içinde,
Seninle varmak için sabaha,
Uyandığın harman yerinde,
Bir buğday tanesinin içinde,
Yeni bir serüvende birlikte olmak
Ve savrulurken rüzgârda özgürce
Ellerine uzanıp sonsuzluğu tatmak için...
F.Ağaoğlu
-42-
BEYAZ GEMİLER...
Uykularımın bölündüğü saatlerde
Beyaz gemiler geçer içimden...
Rüzgârsız ufuklara inat, salınarak…
Yelkenlerinde veda mektuplarım,
Direklerinde günahlarım gizlidir,
Güvertesinde sessizliği duyarım,
Yalnızlık nöbettedir beyaz köpüklerde...
Uykularımın kaçtığı saatlerde
Beyaz martılar uçar elimden...
Kara bulutlara inat, telaşla...
Kanatları özlem yüklüdür,
Her çırpınışında tükenirim,
Çığlıkları su zerrelerine karışır,
Saplanır geceye bir bıçak gibi...
Uykularımın sen olduğu saatlerde
Beyaz bir melek girer odama,
Beyaz pembe mor çiçeklerle,
Yaşamadıklarımı getirir kanatlarında,
Beyaz elleri sevgi ile uzanır,
Sonsuz bir gülümseme aydınlatır odamı,
Çiy tanesi gözlerinde kaybolur giderim...
F.Ağaoğlu
-43-
BİR YOL…
Bir yol ayrımındayım… Sen, bir de sensizlik...
Ellerimde ayrılığın kiri, gözlerimde hüzün var...
Seni bildiğimden beri sisler içindeyim,
Tükenen zamanın peşi sıra yürüyorum,
Taşlar ayaklarımı, nihavent şarkılar yüreğimi acıtıyor...
Çıkmazlara yol aldıkça artıyor karanlık,
Yalnızlık bir pranga ayaklarımda, ağırlaşıyorum,
Ayrılıklar dökülüyor cebimden her adımda,
Her kuytuda bir teselli arıyorum
Taş duvarlarda yazılı sözcüklere iç geçirip…
Gölgelerde düşlerim ve özlemlerim gizleniyor
Yorgun, bezgin, umutsuz, yarını bekliyorlar çaresiz…
Karşılıksız sevdaların yükünü al omuzlarımdan,
Yol uzun... yol yorucu... yol dayanılmaz...
Hep yokuş mu olmalı yaşadıklarımız?
Güneşi bulmak için yürüyorum
Seninle sonlanacak bir ufka doğru,
Oralarda bir yerlerdesin görüyorum,
Bir tek yol var önümde biliyorum,
Ben seni ve sevgiyi seviyorum...
F.Ağaoğlu
-44-
BUGÜN DOĞUM GÜNÜ.....
Sıkıntı ile uyandığım sabahları bilirim,
Bir fısıltı ile ürktüğümü ilk ışıklarda,
Yorgun rüzgârın penceremden girişini,
Perdelerimi amaçsızca savuruşunu,
Yalnızlık nöbetlerinde ellerimin terlediğini
Ve kurumuş iki nokta gibi uzaklara,
Ufka takıldığını bilirim gözlerimin...
Bu sabah güneşle uyandım,
Omzumun üzerinde bir kuş var sanki
Yaşama sevinci ile doluyum,
Dudaklarımda bir şarkı... Aşk üstüne…
Bugün, o’nun doğum günü...
Doğmasa ne yapardım bilmiyorum!
Ne kadar yol alabilirdim tek başıma?
Yolun neresinde yığılıp kalırdım?
Hangi gözlerde teselli bulurdum?
Nerde, kimin olurdum?
Acımasız bir yaşama göz açıyoruz,
Tüm yazgımız, beklentilerimiz,
Sıkılmış bebek avuçlarında...
Doğmak, sevgi ile doğmak...
Sevgi öncesi doğmak o’nu tanımlamıyor,
Sorsanız Kasım’da doğdum diyor!
Bir balığın kasımda işi ne!
Çocuk işte! İyi hatırlamıyor...
Neyi yaşıyor ki sevmek dışında?
Saati bile bir tavşan’a soruyor
Haylaz bir tavşan’a...
Çocuk işte! Bilmiyor ki,
Saatler hep sevgiyi vuruyor…
F.Ağaoğlu
-45-
KUŞLAR. . . .
Gün sonu mavileri aldı götürdü penceremden,
Ama sarılara, kızıllara, pembelere kıyamadı…
Bir yaprak düştü suya sessizce,
İç içe halkalar sardı benliğimi,
Zaman hızla tükeniyordu yolunda,
Sensizliğe sığınmak yazgı olmalıydı…
Son ışıklar dans ederken gözlerimde,
Gün gidiyordu göz göre göre ve
Onların dansı başladı tüm güzelliğiyle,
Kuşlar güneşi perdelediler gürültü ile
Belki de yanmayı denediler benim gibi...
Akşamı delen kanat çırpışları sana doğru,
Çığlıkları sevmek adınaydı, yemin gibi,
Bitmek bilmedi gün batımına dek…
Griler siyahlara yol almakta şimdi,
Karanlık sarmalıyor özlemlerimi,
Kuşlar kuytularda birbirlerine sokuluyor,
İmreniyorum onlara iç geçirip…
Yarın birlikte uyanacaklar güneşe,
Karınları doymasa da özgürce sevecekler,
Her gün batımı çığlık atıp gökyüzünde,
Sevgiyi yüreklerinde hissedecekler,
Yine bir yaprak düşecek suya sessizce
Ve ben yine...
F.Ağaoğlu
-46-
GÜN...GECE....
Gün, suya düştü çarçabuk,
Renklere özenmedi, grilere yol vermedi resminde,
Bitmek için siyahı kullandı biteviye,
Gölgelere aldırmadı, duymadı duaları,
Yelkovan kuşu aceleciliğiyle vardı geceye...
F.Ağaoğlu
HER GÜN.....
Her gün sana dönmeliyim....
Güne bakanlar gibi......
Mavi sabır çiçekleri açmalı küçük bahçemde...
Çoğalmalı senin gibi içimde....
Yazgıya inat her gün su vermeliyim .....
Her gün sana dönmeliyim...
Nedensiz konmalı başım dizlerine dar zamanlarda....
Kokunla dalmalıyım bitmeyen rüyalara...
Belki dokunur ellerin....istemeden...
Belki bir damla düşer yanağıma üzüm gözlerinden...
Kaldı ise.......kalan sevgilerden....!
F.Ağaoğlu
KÜL RENGİ.....
Kül rengi bir akşama sığınalım,
Ellerin ellerimde, ter içinde...
Sen, sessizliği anlat gözlerinle,
Ben, susayım bir dokunuş uzaklığında,
Sevdiğin şarkıları dinleyelim, bir zamanlar bizim olan,
Hüzün sarsın içimizi.....
Sonra , denizde oynaşan ışıkları izleyelim,
Birbirlerine çok yakın, ama bir türlü buluşamayan ışıkları...
Ve sarılmayı deneyelim acemi aşıklar gibi,
Gecenin bir yerinde...
F.Ağaoğlu
-47-
YİNE YAĞMUR...
İstanbul yağmur’a, ben sana mahkûm,
Sabah gibi vurdum yollara,
Sensiz demir alan bir gün sırtımda,
Ellerim üşüyor, sigaram sönmüş...
Yürüyorum, buna yürümek denirse!
Kapı kuytularında yalnızlıkları görüyorum,
Sessizliğin gürültüsü oynaşıyor gölgelerde,
Işıklar caddenin sularında yıkanıyor,
Beni de yıkasalar ne olurdu!
Yeni bir ben için neler vermezdim?
Gözlerim geleceği, yüreğim geçmişi sorguluyor,
Yaşanmamış, bakir hayatları,
Özlediğim anların kırıntılarını,
Cebimden dökülen ayrılıkları,
Kadersiz sevdaları...
Hepsi ardım sıra peşimde,
Uçurtma ve kuyruk!
Kurtulmak istemiyorum onlardan
Hani adımlarımı sıklaştırsam
Vazgeçecekler takipten belki de...
Tek başıma koyacaklar beni ansızın!
Bu korkuyla ağırlaşıyorum,
Sürünürcesine yol alıyorum,
Damlalar yanaklarımdan süzülüyor,
Ağladığımı kim söyledi, yağmur işte!
Ayrıca ıslanmakta hoşuma gidiyor,
Tıpkı dün bana dokunduğunda,
Ellerinin terini hissetmek gibi...
Dönüşü olmayan bir yol bu biliyorum,
Acıların harman olduğu,
Sevgilerin selam durduğu,
Saatlerin ayrılığı vurduğu bir yol…
Sonuna varmak için yürüyorum,
Güneş’e varmak için çocuğum,
Biliyorum, kurtuluş yok!
İstanbul yağmur’a, ben sana mahkûm…
F.Ağaoğlu
-48-
KÜÇÜK MELEK...
Şimdi düş kurma zamanı küçük melek,
Bir bulutun ucuna tutunup rüzgar ummalı,
Kim bilir? Belki eski günlere sürükler bizi…
İçimizdeki boşlukta bir mum yanmalı,
Çıkmaz, kör sokakları aydınlatmalı,
Umut etmek için bir yol olmalı...
Şimdi vazgeçme zamanı küçük melek,
Son yolladığın resmin de öyle diyor,
Üzüm tanesi gözlerin nemli sanki,
İstemese de ayrılığı söylüyor...
Dönüşü olmayan bir yoldayız küçüğüm,
Bir kolumda sen, bir kolumda ayrılık,
Yol böyle bitecek gün ışığım,
Kader bildiğince hükmünü sürecek,
Saatler hep sensizliği vuracak…
Şimdi unutma zamanı küçük melek,
Bir ney sesine yüklemeli geceleri,
Beyaz ellerinin dokunduğu her yeri,
Birlikte paylaştığımız her şeyi,
Yağmura inat tükenmeyen yaşları,
Yaşanan güzeller güzeli bu rüyayı...
Evet, bir ney sesine yüklemeli hepsini
Ve üflemeli yavaşça boşluğa,
Hepsi birer birer kaybolmalı sonsuzda...
F.Ağaoğlu
-49-
İ Ç İ N D E K İ L E R
SAYFA
NO :
1 - İÇİMİZDEKİ ŞİİRLER
2 - YAŞAM...
3 - ŞİİR ÜZERİNE
4 - BİR İSTANBUL LODOSU
5 - VESAİR
6 - MEVSİMLER
7 - YILDIZ, BİR DAHA
8 - GECELER
9 - CAMDA GÜL
10 - BİRİSİN, YAĞMUR HASADI
11 - GİDİYORUM
12 - GEL, BİR TEBESSÜM
13 - SEVGİYİ ÖLDÜRDÜLER
14 - BİR ISTANBUL
15 - BİR SEVGİ VAR, ÇIKARSIZ SEVDA
16 - YAŞAM KİTABI
17 - YAPRAK, MECBURSUN
18 - SON AYDINLIK
19 - KIRMIZI
20 - GÜN
21 - YAĞMUR
22 - GÜLYANAKLI, SEVGİ EKSEM
23 - GÜNAHLAR, İSTER
24 - BÖYLE YAŞA
25 - NELER YAZ. ,YALAN YILLAR
26 - PENCEREMDE, MEVSİM
27 - GİDERKEN
28 - TAHTA KAPI
29 - NE KALDI
30 - SAATLERDE
31 - ESKİYORUZ
-50-
İ Ç İ N D E K İ L E R
SAYFA
NO :
32 - BU KALP
33 - KAÇINCI, GEL BANA
34 - GÜZELİM, KARAR VER
35 - SENSİZLİK, GÖZLERİMDE
36 - BIRAKSALAR
37 - KALEM
38 - SEVGİ MAVİSİ
39 - VE GÜN...
40 - YAPRAK VE ÇİY TANESİ...
41 - YÜRÜYORUM...
42 - AKŞAMDAN GECEYE...
43 - BEYAZ GEMİLER
44 - BİR YOL...
45 - BU GÜN DOĞUM GÜNÜ
46 - KUŞLAR
47 - GÜN-GECE, HER GÜN , KÜL RENGİ
48 - YİNE YAĞMUR...
49 - KÜÇÜK MELEK...
50 - İÇİNDEKİLER...
51 - İÇİNDEKİLER...
-51-