1.şiir kitabı-Gülfem

 

 

 

 

 

 

 

İÇİMİZDEKİ ŞİİRLER

1990 - 2005

 

 

 

 

                                     

 

 

 

 

Ferhat AĞAOĞLU

 

 

 

 

 

 

 

 

İSTANBUL  -  HAZİRAN 2005

1.kitap

 

 

 

Yaşam;

insanların, son iki satırını

kendilerince karalamaya çalıştıkları

yarım bir şiir’dir......

 

 

 

 

                                       Ferhat AĞAOĞLU

 

 

 

 
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 2 -

 

ŞİİR ÜZERİNE.....

 

 

 

Şair değilim ama her insan gibi duygu yüklüyüm ve her insan gibi korkularım, üzüntülerim ve sevgilerim var. İnsanın doğasında bulunan tüm duyguların bir sentezi olan ve sözcüklerin işlenmesiyle şekillenen şiirlerin, bir yaşam tarzı, hatta hayatın ta kendisi olduğuna inanıyorum. 1990 yılından bu güne kadar karalayabildiklerimden derlediğim şiir kitabımı, 36. sayfadaki şiirime konu olan ve adını bile bilmediğim Bosnalı küçük bir kız çocuğuna ithaf ediyorum .

 

 

                                                            Ferhat AĞAOĞLU

                                               

                                                               Haziran 2005

 

                                                            I S T A N B U L

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 3 -

            BİR İSTANBUL LODOSU...

 

Bir İstanbul lodosunda sahilde karşılaştık,

Hatırlıyorum, aylardan kasımdı,

Uçuşan saçlarında su zerrecikleri,

Dudaklarında tuz vardı

Ve bakışlarında yaşamadığı güzellikler…

Suskunluğunda isyankârlık kol geziyordu,

Umursamazlıklara, ilgisizliklere dair...

Bir resimle hüzünlenen gözlerini,

Şiirlerle coşan yüreğini dizginleyemiyordu...

Sevgi tutsağıydı yaşamının her anında,

Dalga seslerinde çığlıklarını,

Çığlıklarında yalnızlığını bastırıyordu,

Ama yüreğinin sesini asla..!

Bütün bunları nereden mi biliyorum?

O söyledi, o anlattı içtenlikle,

Gözlerimi kapatınca görüyorum,

Elleri dostça uzanan,

Sözleri sevgi dolu, güzel bir hanımdı...

Bir İstanbul sonbaharında,

Sıra dışı bir günde tanıdım onu,

Aylardan kasım’dı...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 4 -

 

 

            VESAİR....

 

Umutlarımın bittiği yerde düşlerim başlar,

Aşka dair, sana dair, vesair...

Mavi, yeşil ve sarı boyarım usulca…

Diğer renkler isyan eder paletimde,

Pembe yanaklarına, al dudaklarına koşar,

Kızıl kestane hapsolur saçlarında,

Ve bakışlarına bir kahve takılır...

Düşlerimin bittiği yerde siyah başlar,

Aşka dair, sana dair, vesair...

Renkler susar, yalnız zindan karası,

Bahtım gibi, gönlüm gibi kapkara

Siyahların bittiği yerde son başlar,

Aşka dair, bize dair, vesair...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 5 -

MEVSİMLER

 

Nisan yağmurları saçından eksik olmasın,

Dök gitsin cebindeki karanlık akşamları,

Gül yüzüne bin bir renkler gelmeli,

Gülümse lunapark ışıkları misali...

Temmuz güneşi gözüne kiracı olsun,

Baktığın yeri yak, kavur gönlünce,

Tabanların ağrısın sevda yollarında,

Ve bir ahu olmalı her an kollarında…

Eylülde hüzünlenir, dertle dolar yüreğin,

Ayrılıklar vurgun gibi, yalnızlık geleceğin,

Hatıralar kalır elde, kimse çalmaz kapını,

Sevdiğin çeker gider, unutursun adını…

Kasım treninde yolculuksa kaderin,

Lüks veya üçüncü, fark etmez biletin,

Yaşamların renkleri farklıdır sadece,

Sonlar hep aynıdır, o köprüden geçince...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 6 -

 

 

 

            YILDIZ

 

Günün son ışıkları tükenirken

Gözlerinde titrek ışıklı bir yıldız,

Benim gibi çaresiz, yapayalnız…

Sönmekle sönmemek arası yanıyor,

Terk edilmişlik ta içine işlemiş,

Kalbi çok uzaklarda atıyor…

Bulutsuz gecelerde ayaza durmuş,

Sevgisi, korunmasız üşümüş,

Gururu, inadı örtmüş üzerini…

Gökyüzü ışıl ışıl yanarken,

Hep bildiğim yerde parlıyor,

Kayan yıldızlardan dilek tutup

Biliyorum, beni arıyor...

 

F.Ağaoğlu

 

 

           BİR DAHA

 

Bir daha es başımda

Sanki bir şey olmamış,

Aşk murada ermemiş,

İlk defa gelmiş gibi

Bir daha çal kapımı

Beşinci mevsim ortası,

Saçında sevgi hareleri,

Yeniden doğmuş gibi..

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

- 7 -

 

 

              GECELER

 

“Yakamdan düş ayrılık,

Koluma girme hasret,

Her darbede artıyor

İçimdeki kin nefret”…

Duymadığım bir makamda

Şarkı böyle diyordu,

Islak, taş döşeli,

Loş ışıklı bir sokakta,

Kemandan daha tiz

Bir kadın haykırıyordu…

Bitmiş bir sigara elinde,

Gençliği, güzelliği gibi...

Yorgun gönüllü akşamcılar

Unutmak için içiyordu,

Vefasıza sitemler,

Gidip de dönmeyenler,

Duman altı muhabbetler,

Sürdü gitti saatlerce...

Yorulan bir gün sonunda,

Gece, yorgan gibi örttü

İhtirası, kini, sevgiyi…

Zamanı gelince, aydınlık,

Yeni sevdalara gebe

Bir gün doğacak,

Diline uçuk bir ıslık,

Koluna bir güzel takılacak...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

- 8 -

 

CAMDA GÜL

 

Bir gül aksi düştü cama,                                          

Yağmurla beraber...

Dokundum, çiğ taneleri döküldü…

Sen giderken dökülen,

Boşalan yaşlar gibi...

Gerçekte gül var mıydı?

Ben mi öyle görüyordum?

Öyle istiyordum belki de...

Camda ışıklar kırılırken,

Gölgeler gelip geçiyor,

Yüzünü görmek istiyorum,

Damlacıklar engelliyor,

Yaprakları aralıklı düşüyor,

Ama gül hala kırmızı,

Yaşamadıklarını özlüyor,

Yitirdiklerine kader diyor,

Sevmek için sabırla,

Son yaprağına dek ayakta,

Aynı yerinde duruyor…

İnadı benimle özdeşleşmiş,

Sanki bir şeyler arıyor,

Kim bilir, kim bilebilir?

 

 

F.Ağaoğlu 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 9 -

 

 

 

 

             BİRİSİN

 

Biten günle birlikte biten aşklar gibisin

Nazlanmayı çok seven, tutkulara boş veren

Baharları dururken kış gününde gül deren

Bir çılgınsın güzelim, sen delinin birisin

Kederli, üzgün değil, mutlu günde gelirsin

Vefalara set çeken, cefalara yol veren

Gözleri soru soran, sevgi ile gülmeyen

Yine de çok sevdiğim , özlediğim birisin..

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

            YAĞMUR HASADI

 

Yağmur hasadında yanar gözlerim

Beyaz saçlarımda fırtına..

Her güz bitimi seni bekledim

Hiç düşmedim mi aklına?

Bin kış esti içimde, üşüyorum

Oturmuşum yalnızlığın sırtına

Dilimde en sevdiğim şarkı

Bir boşluğa düşüyorum....

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

- 10 -

 

             GİDİYORUM

 

Gün ölürken hayalinle,

Yas tutar sardunyalar,

Yaşanmamış güzellikte

Sevdalara iç geçirip...

Kirli camlarda kızıllıklar,

Kiremitlerde yosun kokusu,

On beşinde kız gibi

Salınıp kırılan dalgalar,

Bir nefeste içime çektim,

Sigara dumanına karıştılar...

Sitemler ve şikâyetler,                         

Hatta martı çığlıkları,   

Git diyorlar biliyorum,

Al, İstanbul senin olsun,

Boş sevdalara aşina,

Tükenmiş umutlarla bezeli,

Düşlediğim inan bu değildi...

 

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 11 -

               GEL

 

Denizlerin son bulduğu çizgide

Gözyaşlarım seni bekler

Düşlediğim gibi gel

Yakanda kırmızı çiçekler

Sesinde sevinç olsun....

            Sitemlerin son bulduğu ezgide

Uçuşsun kelebekler

Bildiğim gibi gel

            Gül yüzünde gülücükler

Ve biraz huzur kalbinde....

Kederlerin son bulduğu yazgıda

Canlanacak dilekler

Sevdiğim gibi gel

Özlediğim gibi gel.......

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

             BİR TEBESSÜM

 

Kapandı gözlerim yıllardan yılgın

            Perdeleri örtüldü gönül penceremin

Selamı sabahı kestim dostlarla

Karanlık köşelerde esiriyim gecelerin...

Uzanan ellerim aşklardan yorgun

Defterleri kapattım, son satırı sendin

Varlığınla yaşıyordu bu beden

Birazcık kal dedim , yine de gittin..

Dizlerim yoruldu, kalbimde vurgun

Koyulaştı rengi bütün gölgelerin

Eskiden, çok eskiden kalma

Bir tebessüm, bir merhaba istedim...

 

F.Ağaoğlu                        

 

-12-

             SEVGİYİ ÖLDÜRDÜLER...

 
 Sevgiyi öldürdüler sevda ormanında,

             Dallarını kırdılar, çaresizce inledi,

Çiçekler bir avuç toprakla uğurladı,

Rüzgâr uğuldadı eskileri anarcasına,

Yapraklarda katıldı bu mateme,

Savrulup kül oldular yanarcasına...

Sevgiyi öldürdüler, şiirsiz satırlarda,

Selamsız mektuplarda katlettiler,

Gülen gözlere yaş doldurdular,

Kadehlere kahır aktı şişelerden,

Dost sohbetleri yok artık,

Eser kalmadı eski neşelerden...

Sevgiyi öldürdüler, anlamsız şarkılarda,

Nağmeler sözcüklerden utanarak,

Söylenen deyişlerin bir tadı yok,

Kim yazdıysa o dinlesin dediler…

Sevgiyi öldürdüler, ama yok edemediler,

Tıpkı her bahar açan gül gibi,

Açtı durdu içimizde bir köşede…

Hep dünü yâd ederiz ne hikmetse,

Şimdi uzaklardasın gönül hicranla…

Kulaklarımda eski bir beste çalıyor,

İçten, duygulu bir hanım söylüyor,

Sıcaklığını yüreğimde hissediyorum,

Güzellikler sarıyor her yanımı,

Bakışlarımda sevecen pırıltılar...

Olması gerekenler bunlar güzelim,

Tanrı bebeklerden vazgeçmedikçe,

Gün, her sabah güneşle uyandıkça,

Eski şarkılar içimizde çaldıkça

Ve ben seni her geçen gün daha çok,

Daha da çok özledikçe, sevdikçe,

Sevgileri kim öldürebilir ki?

 

F.Ağaoğlu                          

 

- 13 -

             BİR ISTANBUL

 

Bir İstanbul akşamında tutuştu anılar,

Alevinde seni gördüm, mağrur, edalı,

Yılların hesabını vermek bir yana,

Gülüyordun, dilinde yalan, dudakların alaylı…

Bir İstanbul gecesinde dondu zaman,

Uykuları haram etti güzel hayalin,

Seninle dolan gönlüm isyanlarda,

Bir gelsen, bir sorsan nedir halin...

Bir İstanbul sabahında açtı çiçeğim,

Sevgi ile coşku dolu, pervasızca,

Özlemlerin sonuna nokta sensin,

Sensin yaşam sevincim, sensin yalnızca...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 14 -

 

 

            BİR SEVGİ VAR

 

Çok uzakta ama çok…

Elimin ermediği,

Gözümün görmediği

Bir sevgi var biliyorum…

Korkusuzca düşlüyorum,

Yaşıyorum her heveste,

            Benimle doğmuş sanki

Aldığım her nefeste…

Şarkılarda sesi var,

Günün son ışıklarına binip

Gitsem gidebildiğim kadar...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

             ÇIKARSIZ SEVDA

 

Acıların, ihanetin içinde

Sevgisiz kalakaldım..

An geldi yüreğimden utandım

Gün oldu esintinle uyandım

Kimi akşam sensiz demir aldım

Sakladığım duygularım olmadı                           

Aşk için kuşkularımda....

Eski zamanlara imrendim

Dostluğun, sadeliğin gölgesinde

Çıkarsız sevdalara elverdim...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

- 15 -

             YAŞAM KİTABI

 

Hayatın cam bir fanusta,

Yazılmayı bekliyor…

Beklentilerinde sınır yok,

Yaşam boyu istediğin,

Aydınlık güzel günler,

Dikensiz beyaz güller...

Sen yazacaksın bu kitabı,

Önsözünde gülümseme,

İlk sayfada dostluk olacak,

Okundukça bir hikâye,

Bir roman olacak belki de!

Hüzünlü şiirler, kim bilir?

Terk edenlere üzüleceksin

Bilmem kaçıncı sayfada,

Dokunuşlarla perdelenen

Sıcaklıklar saracak tenini…

Kalem senin elinde,

Kitap sensin güzelim,

Nasıl istersen öyle yaz…

Vurgun gibi ayrılıkları,

Her darbede iz bırakan

Kadersiz sevdaları,

Bir anda biten rüyaları...

Sakın vazgeçme yazmaktan,

Acı geçse de senin bu hayat,

Yaş dolsa da gözlerinde,

Son satırda aşkı anlat...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

-16 -

              YAPRAK

 

Dalında durmaktan sıkılan

Bir yaprak düştü sessizce,

Usul usul indi köklerine…

Ne rüzgâr savurdu bedenini,

Ne hasret yaktı yüreğini,

Öylesine düştü işte,

Âşıklar parkının ortasına...

Göğe mi erecekti başı?

Yerdeydi onca arkadaşı,

Güz renkleri tenine sindi,

Kahve, sarı, alev kırmızı,

Üzerinde sevdalılar gezindi...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

            MECBURSUN

 

Kapılar örtük yüzüme

Tek sürgüsü inat

Işık bile sızmadı

Aşka dair içeri

Usanmam didişmekten

Sinirini sevdiğim..

Gün olur kalem yorulur

Kağıt biter yazmaktan

Bende sabır tükenmez

Bir oğlakla evlisin

Haftada bir görsen de

Mecbursun seveceksin...

 

 

F.Ağaoğlu

 

- 17 -

              SON AYDINLIK

 

Güneşle yıkanan gün sonu

Kalbimiz yorgun, kırık,

Akşamlara sığındık...

Üç beş yıldız doğdu

Son aydınlık giderken,

Bir demet ışık verdi

Titreyen parmaklara,

Kederi yaksın diye sigarada,

Sisli bir gelecek korkusuyla

Tedirgin bekleyen düşüncelere

Yakamoz sundu sularda...

Elinde tuttuğun elin

Kıymetini bilmen umuduyla,

Titreşti durdu sabaha dek...

Son aydınlık güne varırken,

Yeni bir aşk filizlendi

Ruhunun derinliklerinde,

Son aydınlık gözlerinde gizlendi...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 18 -

             KIRMIZI

 

Bir kırmızı kaldı gözlerimde

Senle dolu yıllardan,

İçtiğim şarabın rengimiydi,

Yoksa gül dudakların mı?

Hasret ateşiydi belki de

Sıcaklığını hala duyduğum!

Özlem delisi yorgun bir adam

Her akşam yolunu gözlerdi,

Gün sonu ışıkları can çekişirken,

Yine o kırmızı yanıp sönerdi,

Kırmızılar gülümserdi tuvalimde,

Güzel gözleri sevgiyle bakan

Bir kadının boynundaki atkıda,

İkiye bölünmüş bir elmada,

Yeni çiçeklenmiş sardunyada...

Tıpkı seni alan o gün gibi

Bir kırmızı esiyor son anımda,

Kıpkırmızı bir noktadan

Kurumuş dudaklarıma inen,

Bütün tenime işleyen,

Kan kırmızı bir perde...

Acılar dalgalanırken içimde,

Sonsuzluk beliriyor önümde,

Kalbimde huzurlu bir sessizlik,

Ağlarken sanki gülüyorum,

Bütün kırmızılarımla birlikte

Bekle canım, sana geliyorum...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

- 19 -

             GÜN

 

Gün, bir çiçeğin yapraklarında

Çiy damlasında doğdu…

Kokusunda; yaşama sevinci,

Ümit ve hasret harman oldu…

Yaşandı sonsuz kaygılarla,

Tez tükenen umutlarla,

Bir kuşun kanatlarında

Ahenkli çırpınışlarda eridi,

Göz göre göre çabucak…

Sevenler hiç bitmeseydi dedi,

Acı çekenler sevindi bu sona…

Geceler, günahlara gebe,

Kol gezmede şarkılarda gam keder,

Buruşturulmuş mektuplar,

Artık bakılmayan resimler,

Hepsi sabahı beklediler…

Yeni gün neler getirir?

Ya tohumlar sevgiyle çatlar,

Ya da aynı terane!

Gün, bir bebeğin yanaklarında

Yaş damlasında doğdu,

Çığlık çığlığa...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 20 -

             YAĞMUR

 

Yağmur dünü yıkadı, hatta bütün dünleri...

Uykuları seline kattı saatler boyu yağdı

Ne varsa aldı gitti yazılmış yazılmamış,

Senden kalan izleri bir bir sildi yok etti...

Yağışında bir hüzün, sesinde isyan vardı,

Akıp giden su değil sanki hatıralardı,

Yağmur dünü yıkadı, yaşanmamış dünleri...

Her şeyi sürükledi, götürdü ardı sıra,

Şimdi sokaklar boş, bir kedi dolaşıyor,

Ne bir ses var kapı içlerinde hapsolmuş,

Ne de bir sümbül kokusu cam önlerinde,

Yalnızca rüzgârda sesini duyarım,

Titrer bedenim sonsuz bir sızlamayla,

Korkulara mahkûm olur alın yazım,

Çıkmaz sokaklarda ıslık çalarım,

İçimde yalnızlığın türküsü yankılanır...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 21 -

              GÜLYANAKLI

 

Sensiz öyle bir akşam, gözlerim dolu,

Aklımdasın bir tanem yok başka yolu,

Avuçlarımda yağmursun, yüreğimde dolu,

Alıştım artık inan; bir kolumda sen,

Bir kolumda yalnızlığın kolu...

Dilimdeki nağmeler özlemini anlatır,

Anlatır ya bazen beni ağlatır,

Ayrılık bu dili dertli söyletir,

Kim bilir belki bir gün biterken,

Bir yenisi seni bana getirir…

Şiirler yazdım sana sevgi yüklü,

Sevgilerin içinde hasret saklı,

Yazan haklı yazılandadır aklı,

Umutlarım yarınları beklerken,

Dileklerim hep sanadır gül yanaklı...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

             SEVGİ EKSEM

 

Bir günüm yok solmadığım

Hazandaki güller gibi..

Bir anım yok senle geçen

Uzaktayız eller gibi...

 

Yıllardır gönlüm bomboş

Nadasta toprak gibi..

Sevgi eksem diyorum

Çoğalsa yaprak gibi.....

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

- 22 -

GÜNAHLAR

 

Gönlüm geceyi boyadı, yıldızsız…

Sağır eden sessizlik denizinde

Duymak istediklerim tükenmiş,

Sevdiklerim gidivermiş habersiz,

Bir köşede anılarım olmalı,

Tozlu bir yazı, eski bir çerçeve,

Hiç mi bir şey kalmamış geriye?

Sevgi kırıntılarını biri süpürmüş,

Zaman güzellikleri öldürmüş,

Aşklar, âşıklar, mutluluklar,

Hepsi gitmiş birer birer...

Yaşamın tortusunda acı var,

Boynumuzda asılı kalacaklar

Kurtulamadığımız günahlar...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

             İSTER

 

Güzel sensin düşlediğim dünyada

İster salın yar gibi, istersen git usulca

Çiçek sensin işlediğim oyada

İster açıl gonca ol, istersen sol gönlünce

Beste sensin dinlediğim şarkıda

İster söyle aşk ile, istersen sus kendince

Kader sensin elimdeki kadehte

İster acı zehir ol , istersen bal sevgince....

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

- 23 -

            BÖYLE YAŞA

 

Umursamadığın, ya da

Öyle göründüğünde

Daha güzelsin inan,

Boş verdiğin, ya da

Öyle istediğinde...

Gözlerinde bir ışık,

Bir çarpıntı bul yüreğinde,

Geçmişi örtmelisin

En yeni duygularınla…

Unutanlar unutulmalı,

Bu yaşam senin canım,

Çaresiz yaşanacak,

Her anında gülecek,

Her gün aşkı tadacaksın,

Yüreğine sağır olup,

Sevdim demeyeceksin…

Eğreti bir dünya bu,

Bir anda gidiyorsun,

Mevsimleri sayarken

Mum gibi eriyorsun,

Geri dönüp bakınca,

Söyle, ne görüyorsun?

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 24 -

              NELER YAZIYORUM

 

Hangi şarkıyı duysam sensizlik sarar beni

Hele kadeh doluysa içilmemiş aşklar gibi

Ne zaman şiir yazsam mısralar deli koşar

Birde tütün kokusu , sanki içim yanar gibi..

 

Bir anlık mutlu olsam gözlerim seni arar

Soranlara yok diyorum yüreğim kopar gibi

Özlem benim bir parçam , biliyorum..

Kavuştuğumuz gün gör bak neler yazıyorum.....

 

 

              F.Ağaoğlu

 

 

              YALAN YILLAR

 

Umurum değil inan baharla gelen güller

Sensizlik demir atmış bir kere kaderime

Ayrılık vakti diye çalıyor bütün ziller

Vefasız yalan yıllar gelmeyin üzerime

 

Solacak beklemekten derdiğimiz çiçekler

Gözyaşım damlayacak boş kalan ellerime

Yollarda kaybolacak tuttuğumuz dilekler

Hayırsız yalan yıllar gelmeyin üzerime

 

Aşkla başlar şarkılar senin adınla biter

Sönmeyen bir nursun ağlayan gözlerime

Her geçen günle tükeniyor ümitler

Kitapsız yalan yıllar gelmeyin üzerime...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

- 25 -

            PENCEREMDE..

 

Penceremden ışık gibi sız içeri,

Yumuşak, sevecen sarıl tenime,

Yaşamadıklarımı getir gelirken,

Sevgiyi, ihaneti anlat bana...

Rüzgâr ol savur perdelerimi,

Gözlerimi yakan yaşlara dokun,

Yeter ki duyayım seni yeniden,

Kır çiçeklerine karışsın kokun…

Güzel günler anısına gitme,

Yorgun kalbim huzur bulsun,

Kapı çalışlarına esir ettin,

Ne haldeyim bilmiyorsun…

Gün sönerken biter hayalin,

Son ışıklar tükenir camlarda,

Sen beklendiğinden habersiz,

Bekleyen ısrarlı hülyalarında...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

               MEVSİM

 

Bir kış sardı içimi, üşütmüyor yakıyor

Yıllar dost değil artık bir su gibi akıyor

Baharlara hasretim, ılık bir rüzgarına

Gül dalında güzelse gel artık kollarıma

Mevsimler avutmuyor sensiz günleri

Kalbim hiç unutmuyor gülen gözleri

 

 

            F.Ağaoğlu

 

 

 

 

- 26 -

GİDERKEN  

 

Kirpiklerinin ucundaydı,

Düşlediğim sonsuz sevgi,

İki damla yaşa sindi,

Yanağından inerken...

Olmayacak bir rüyaydı,

Özlediğim mavi günler,

Gelecek mor çıkmazlarda,

Boynumuzda siyah dünler...

Uzaklaştın, kayboldun,

Bir güz sona ererken,

Ak bulutlar ağlıyordu,

Dudakların gülerken...

Bir resim bırakmışsın,

Her nasılsa masamda,

Bakışıp duruyoruz,

Sarı yapraklar düşerken...

 

           

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 27 -

 

TAHTA KAPI

 

Bir tahta kapı düşün,

Çiçek dolu bahçende…

Kanadı, benim gibi,

Kırık, dökük boyasız,

Rüzgârların önünde

Sallanır korunmasız,

Gıcırtısı sitem dolu,

Ellerine hasreti anlatır,

Sabahları çiğ taneleri,

Gözlerimi doldurur,

Sıcaklığını özlüyorum,

Bir kapat, bir aç beni,

Gel sokul yanıma,

İster sürgüle hoyratça,

Gem vur yarınlarıma,

İster kilit tak umutlarıma,

Ama dokun sevgiyle,

Dokun kanatlarıma...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 28 -

            NE KALDI..?

 

Kırılmadık ne kaldı

Unutulmuş günlerden?

Belki bir bahar dalı

Çiçeklenmeye dargın,

Bir kalem belki de

Umutsuzluğu karalayan…

Gönlüm vurgun arsızı,

Dur durak dinlemeden

Akrebi kovalayan

Deli dolu bir yelkovan...

Zamanın pençesinde

Tüketilen sevgiler,

Belki bir gün diyerek

Yarınları soruyor,

Sensiz geçen yıllarım

Yüreğimden yol bulup

Gözlerime doluyor,

Bir damla özleminle,

Bir damla nefretinle,

Umutsuzca kuruyor...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 29 -

           SAATLERDE

 

Yalnızlığın sardığı saatlerde

Bir esinti duyarım

Papatya kokusuyla yüklü

İçinde biraz gül ve sümbül

Azıcıkta sen sanki....

Sensizliğin vurduğu saatlerde

Nağmelerle dolarım

Hicazkardan yol alan

Nihavende el verip

Segah da karar kılan...

Yokluğunun yettiği saatlerde

Sana şiir yazarım

İsyanların kol gezdiği

Sitemlerle dopdolu

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 30 -

 

            ESKİYORUZ...

 

Gözlerimde güz dönümü,

Kalbimde hüzün var…

Bir yerlerde bıraktığım

Sevecen ben yok artık,

Kulaklarımda, eskiden

Çok eskiden kalma sesler,

Gülüşmeler, didişmeler

Birlikteliklere ait...

Ürküten bir sessizlik bu,

Sevinçsiz yaşanmıyor,

Çok denedim, hele dostsuz…

Yaşlandıkça duygusallaşıp

Çocukluğuma dönüyorum,

Yaş, hemen pınarlarımda,

Bir dokunmaya gör,

Sel götürür anıları,

Yankılanır duvarlarda...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 31 -

            BU KALP

 

Bu kalp bir gün durursa

Kışın açan gül gibi

Ümitsizce solarsa ,                                           

Rüzgârların önünde

Kırılırsa çaresiz....

Tut elimi düşmeden

Gülümse ısıt beni

Neden ol yaşamama

Bu kalp bir gün durursa

Başımı dizlerine yatır

Saçlarımda parmakların

             Sever gibi dolaşsın

             Eski günler anısına

Yalanda olsa konuş

Kır inadını sevdim de

Sonra git gönlünce

Başka sevdalara koş

En son saatim vurursa

Bu kalp bir gün durursa…

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 32 -

            KAÇINCI

 

 

Gözüm seni arıyor rastladığı güzelde

Kaçıncı sensiz akşam , olmaz olsun..

Kadeh bitti, kandil söndü derdinle

Kaçıncı içli şarkı bu virane gönlümde

 

Başımda fırtınalar, haykırışlar dilimde

Kaçıncı tükeniş bu , olmaz olsun..

Saat bitti, yol tükendi gelirsin diye

Kaçıncı uçan kuş dururken ellerimde

 

Hüzün beni buluyor her kenarda köşede

Kaçıncı ağlayışım, olmaz olsun

Gece bitti, sen’de bittin şişede

Kaçıncı geçen tren ümitsizce içimde....

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

             GEL BANA

 

 

En büyük denizlere akar gibi gel bana

Sensiz nice güz geçti, baharlarda ümidim

Açılmamış güllerle kokar gibi gel bana

Her sevgimden kül kaldı, yenisini denedim

En hissiz yürekleri yakar gibi gel bana

Sensiz bir ömür bitti, budur derdim

Gönül penceresinden bakar gibi gel bana...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

- 33 -

 

             GÜZELİM

 

 

Dua eden bir çift ele, ismine tutsak dile

Mevsimsiz açan güle bir kez olsun bak güzelim

Hasretin bitmez çile, hep çektirdin bile bile

Seller gibi gönle bir kez olsun ak güzelim

Kalbinin sesini dinle, bil mutluyum seninle

Can ver sönen kandile bir kez olsun yak güzelim...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

             KARAR VERSEN

 

 

Eseceksen es artık gönül bahçem senle dolsun

Küseceksen küs artık gonca gül sensiz solsun

Uçtu gitti tüm sevgiler bir kuş gibi uzaklaştı

Nedir senden çektiğim yaptıkların bini aştı

Ya sev beni gönülden tüm sevgim senin olsun

Ya bırak ellerimi kalbim artık huzur bulsun

Karar versen bir kere sevmek nedir bilmiyorsun

Uzaklaşıp gidiyor sonra ümit veriyorsun

Geçti gitti yıllarımız ömür sona yaklaştı

Döner diye beklenenler gitgide uzaklaştı..........

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

- 34 -

            SENSİZLİK

 

Karanlıklar içindeyim güpegündüz ışıkta

Elim kolum bağlanmış , ayaklarım tutmuyor..

Gidişinle güzelim can mı kaldı aşıkta..?

Gece uzun yol gibi , anılar uyutmuyor....

 

Kederler içindeyim başıboş bir sokakta

Sitem dolu şarkılar gönlümü avutmuyor

Teselli arıyorum yarı boş bir bardakta

Dinmeyen yaşlarımı rüzgar da kurutmuyor....

 

Ümitler içindeyim adın hala dudakta

Resminle konuşurum, başucumda duruyor

Gözlerim ufka dalmış, kurumuş iki nokta

Saatler tükenmiş zamanları vuruyor............

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

            GÖZLERİMDE

 

Ne dökülen çiğ damlası , ne de yağmur..hiç değil..

Yıllardır tükenmeden sensin yağan gözlerimde

Arzuların küllense de sevmek için geç değil..

Bir daha yak ne olur , sensin tüten gözlerimde..

Bir fırsat ver aşk için..inan dönmen güç değil...

Aklımdan çıkmıyorsun...sensin dolan gözlerimde......

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

- 35 -

 

                BIRAKSALAR...

 

Bıraksalar oyun oynayacaktı

Çocuklarla doyasıya,

Onunda hayalleri olacaktı,

Kırmızı elbiseli bebekleri,

Hiç bitmeyen dilekleri…

Bıraksalar hep gülecekti,

Sevgi dolu gözlerle bakan

Bosnalı küçük kız…

Kaderi burada çizilmişti,

İnsan hakları savunucusu,

Adil Avrupa’nın ortasında?

Suçu, Müslüman doğmaktı,

Çocukluğu bile yasaktı!

Bıraksalar uyuyacaktı,

Huzur dolu yatağında,

Sıcak ana kucağında...

Soğuk bir kış gününde

Top sesleriyle uyandı,

Korkuyla büyüdü gözbebekleri,

Avuçlarını sıktı, terledi,

İçinden bir şeyler koptu gitti,

Yalnızlığına sığındı umutsuzca…

Bu yazgı, terk edilmişlik ti

Bu, yazgı değil kalleşlik ti!

Bıraksalar sevecekti,

Yazı, kışı, baharları,

Siyah, beyaz, tüm insanları…

Hatta rezil Sırpları!

O gün, o kara günde,

Dondu maviş gözleri,

Sarı saçlarında bir kırmızı leke,

İnsanlık suçu, şerefsizce...

Uzandı caddenin taşlarına,

Yüzünde hayata kırgınlık,

Yanaklarında iki damla yaş,

Ne için aktığı belirsiz,

Bıraksalar, yaşayacaktı...

 

F.Ağaoğlu                                 

- 36

 

              KALEM...

 

Ne zaman şiir yazsam,

Ya da yeltensem yazmaya,

Kalem sana koşar delice,

Yol alır tez elden,

Yelkovan kuşu aceleciliğiyle...

Düşünmeden karalar beyazlıklara

Yazgının getirdiklerini,

Kuğu gibi süzülür satırlarda,

Okur sanki aklımdan geçenleri,

Ellerime hükmeder sessizce,

Sözcükleri bilgece dokur,

Duyar hasretin dayanılmazlığını,

Yaşar bir damla yaşa sinen özlemi,

O bilir ve yazar tutuşan hayalleri,

Mutlu olmanın bedelini,

Ayrılığın nedenini,

Çıkmazlarda ne hale geldiğimi

Ve bilir kör olasıca kalem,

Seni umutsuzca sevdiğimi...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

-37-

SEVGİ MAVİSİ...

           

Yalnızlığı yaşadığım gecelerde

Küçük bir çocuk gibi girer uykularıma,

Sevecen, şakacı, dünya tatlısı...

Mavi bakar, sevgi mavisi...

Tıpkı, tadına varılmamış duyguların,

Hiç bitmeseydi dediğim anların

Ve mutlulukların sıcaklığı gibi...

Bazen, günlerce uğramaz rüyalarıma,

Bir oğlak sabrı ile beklerim,

Bilirim şaka yapar, sınar beni,

Sevgiyi bilir ama söylemez

İnadı bana çekmiş nedense!

Bazen, gözleriyle sorgular,

Çocuksu, şımarık ama sevimli...

Bir tebessüme mahkûm eder

Çıkmaz sokaklarda...

Uzaklaşır gibi yaklaşır kimi gün,

Kırdım sanır üzülürüm,

Kimi gün set çeker sevgilere,

En tatlı yerinde uyanırım uykunun...

Bir çift mavi sarar mahmurluğumu…

Gün boyu sürükler beni peşinden,

Diğer renkler donuklaşır,

Bilemem hangi renktir hangisi?

İçimde bir renk gezer sadece,

İlle de sevgi mavisi...

 

 

           F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

-38-

             VE , GÜN............................

 

Ve , gün karardı gözlerimde....

Tutunacak yer aradı ellerim....

İçimden kopanları bilemedim

Gittiğini fısıldayan kuşları ,

Dalından uzaklaşan yaprakları ,

Dar sokaklarda başıboş kol gezen

Yankılanan yalnızlıkları kovaladım........

Bir resim vardı aklımda..

İşte , öylesine karaladım..........

Ve, gün karardı gözlerimde...

Ağlamak için çok zorlandım

Her damlada acıdı yüreğim...

Öyle çok şey var ki yaşamadığım...

Bir dokunuşuna son nefesimi,

Bir gülüşüne gözümün ferini,

Canım deyişine canımı verirdim..

Hepsini biliyorsun.......

Suskunluğun çaresizlikten...

Mecbursun gidiyorsun.......

Ve , gün karardı gözlerimde......

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

-

 

 

 

 

 

-39

 

YAPRAK VE ÇİY TANESİ

 

Gitsin istemiyordu yaprak,

Biraz daha kalsın ne olur,

Biraz daha diye geçirdi içinden...

Hiç kıpırdamadı, nefesini tuttu,

Onu hayranlıkla seyrediyordu...

Diğerlerine baktı, sevindi!

Yoktu hiçbirinin üzerinde böylesi,

Bu denli can alıcı ve parlak,

Gururla salınan bir çiy tanesi...

Damarlarına bir sıcaklık yayıldı,

Sapına kadar titrediğini hissetti,

Ne olduğunu anlayamıyordu,

Daha önce hiç böyle olmamıştı,

Ne olursa olsun, güzeldi ya,

Onundu, ona aitti ya…

Zaman, tüm duyarsızlığı ile işledi

Ve güneş tüm ihtişamıyla doğdu,

Sıcak bir merhaba sundu güne,

Canlılar uyandı, kıpırdandı bir bir…

Yaprak tedirgindi, korkuyordu,

Sıkı sıkıya sarıldı taneye,

Üzerini örtmek istedi, yapamadı,

İçinden bir şeyler koptu gitti,

Biraz daha birlikte olmak adına

Bulut diledi tanrıdan umarsızca...

Her dakika, küçülttü taneyi yok etti,

Acımasız bir rüzgâr aldı götürdü

Dokunduğu yerdeki izleri,

Ama bütün yapraklar şahit,

Silemedi yaşanan sevgileri...

 

 

             F.Ağaoğlu

 

-40-

 

                 YÜRÜYORUM....

 

Karanlıkta bir başıma yürüyorum,

Akşam telaşıyla uçuşan kuşlar

Başımın üzerinden geçiyor,

                Bezgin insanlar görüyorum duraklarda,

Yorgunluk bedenlerini sarmalamış,

Gürültüler, duvar diplerine sinmiş,

Geçen bir günün hesabını yapmakta,

Yarınlara özlem çekmekte...

Tekir bir kedi gizleniyor kuytuda,

Adımlarımdan ürküyor,

Hafiften bir rüzgâr esiyor,

Çatlamış dudaklarımı kurutuyor yok yere,

İçim baştanbaşa kuru zaten!

Beni sana götürse ya...

Vitrin ışıklarında umutlarım yanıyor,

Caddenin ıslaklığında yol alan

Hep var olan umutlarım,

Bir yanıyor, bir sönüyor,

Sensizlik başımı döndürüyor...

Ben böyle değildim önceleri bir tanem,

Şiirlerde çıkış aramazdım,

Umursamazdım içli şarkıları,

Gözlerim nemlenmezdi olur olmaz...

Bir sigara yakıyorum daha sonra,

Sen diye çekip içime,

Seni görüyorum dumanında,

Nasıl bittiğini anlamıyorum…

Adımlarım seyrekleşiyor,

Eve dönüş yolundayım,

Zaman dursun istiyorum,

Bildiğince geçiyor, akıyor avuçlarımdan...

Alsa, ömür teklif ederdim kadere,

Güzel günler adına, rüşvet diye!

Hayallerimin bittiği yerde düşlerim,

Düşlerimin bittiği yerde sonsuzluk

Ve sonsuzlukta bir acı kaplıyor içimi...

Loş ışıklı bir caddede yürüyorum...

Dilimde uçuk bir ıslık, nihavent olmalı?

Boynumda kurtulamadığım günahlarım,

Ruhumda hayallerim ve düşlerim,

Mutluluk bu! Yakalanmalı...

Söyler misin başka ne yapabilirim?

 

                 F.Ağaoğlu

-41-

AKŞAM ’ DAN GECE ’ YE

 

Sığındığım akşamla birlikte yol aldım,

Dudaklarımda hasret delisi bir şiir

Tümüyle sana dair...

Varoluşunu seviyorum bir tanem

Yaşamayı öğretiyor...

Avuçlarımda sevgin var hala

Gözlerinden doldurdum...

Sesinde hasret dans ederken

Dudaklarında yüreğin çırpınıyordu,

Cesur, ama çaresizdin benim gibi,

Yazgılara inat, zamana sığınıyorduk,

Sevgiyi bir yorgan gibi örttük üzerimize,

Başka ne yapabilirdik ki!

Artık üşümüyorum çıkmaz sokaklarda,

Çaldığım ıslık korkudan değil inan…

Akşam’ın gece’ye bağlandığı saatlerde

Delicesine yürüyorum siyahın içinde,

Seninle varmak için sabaha,

Uyandığın harman yerinde,

Bir buğday tanesinin içinde,

Yeni bir serüvende birlikte olmak

Ve savrulurken rüzgârda özgürce

Ellerine uzanıp sonsuzluğu tatmak için...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

-42-

             BEYAZ GEMİLER...

 

Uykularımın bölündüğü saatlerde

Beyaz gemiler geçer içimden...

Rüzgârsız ufuklara inat, salınarak…

Yelkenlerinde veda mektuplarım,

Direklerinde günahlarım gizlidir,

Güvertesinde sessizliği duyarım,

Yalnızlık nöbettedir beyaz köpüklerde...

 

Uykularımın kaçtığı saatlerde

Beyaz martılar uçar elimden...

Kara bulutlara inat, telaşla...

Kanatları özlem yüklüdür,

Her çırpınışında tükenirim,

Çığlıkları su zerrelerine karışır,

Saplanır geceye bir bıçak gibi...

Uykularımın sen olduğu saatlerde

Beyaz bir melek girer odama,

Beyaz pembe mor çiçeklerle,

Yaşamadıklarımı getirir kanatlarında,

Beyaz elleri sevgi ile uzanır,

Sonsuz bir gülümseme aydınlatır odamı,

Çiy tanesi gözlerinde kaybolur  giderim...

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

-43-

              BİR YOL…

 

Bir yol ayrımındayım… Sen, bir de sensizlik...

Ellerimde ayrılığın kiri, gözlerimde hüzün var...

Seni bildiğimden beri sisler içindeyim,

Tükenen zamanın peşi sıra yürüyorum,

Taşlar ayaklarımı, nihavent şarkılar yüreğimi acıtıyor...

Çıkmazlara yol aldıkça artıyor karanlık,

Yalnızlık bir pranga ayaklarımda, ağırlaşıyorum,

Ayrılıklar dökülüyor cebimden her adımda,

Her kuytuda bir teselli arıyorum

Taş duvarlarda yazılı sözcüklere iç geçirip…

Gölgelerde düşlerim ve özlemlerim gizleniyor

Yorgun, bezgin, umutsuz, yarını bekliyorlar çaresiz…

Karşılıksız sevdaların yükünü al omuzlarımdan,

Yol uzun... yol yorucu... yol dayanılmaz...

Hep yokuş mu olmalı yaşadıklarımız?

Güneşi bulmak için yürüyorum

Seninle sonlanacak bir ufka doğru,

Oralarda bir yerlerdesin görüyorum,

Bir tek yol var önümde biliyorum,

Ben seni ve sevgiyi seviyorum...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

-44-

 

 

 

             BUGÜN  DOĞUM GÜNÜ.....

 

Sıkıntı ile uyandığım sabahları bilirim,

Bir fısıltı ile ürktüğümü ilk ışıklarda,

Yorgun rüzgârın penceremden girişini,

Perdelerimi amaçsızca savuruşunu,

Yalnızlık nöbetlerinde ellerimin terlediğini

Ve kurumuş iki nokta gibi uzaklara,

Ufka takıldığını bilirim gözlerimin...

Bu sabah güneşle uyandım,

Omzumun üzerinde bir kuş var sanki

Yaşama sevinci ile doluyum,

Dudaklarımda bir şarkı... Aşk üstüne…

Bugün, o’nun doğum günü...

Doğmasa ne yapardım bilmiyorum!

Ne kadar yol alabilirdim tek başıma?

Yolun neresinde yığılıp kalırdım?

Hangi gözlerde teselli bulurdum?

Nerde, kimin olurdum?

Acımasız bir yaşama göz açıyoruz,

Tüm yazgımız, beklentilerimiz,

Sıkılmış bebek avuçlarında...

Doğmak, sevgi ile doğmak...

Sevgi öncesi doğmak o’nu tanımlamıyor,

Sorsanız Kasım’da doğdum diyor!

Bir balığın kasımda işi ne!

Çocuk işte! İyi hatırlamıyor...

Neyi yaşıyor ki sevmek dışında?

Saati bile bir tavşan’a soruyor

Haylaz bir tavşan’a...

Çocuk işte! Bilmiyor ki,

Saatler hep sevgiyi vuruyor…

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

-45-

 

KUŞLAR. . . .

 

            Gün sonu mavileri aldı götürdü penceremden,

Ama sarılara, kızıllara, pembelere kıyamadı…

Bir yaprak düştü suya sessizce,

İç içe halkalar sardı benliğimi,

Zaman hızla tükeniyordu yolunda,

Sensizliğe sığınmak yazgı olmalıydı…

Son ışıklar dans ederken gözlerimde,

Gün gidiyordu göz göre göre ve

Onların dansı başladı tüm güzelliğiyle,

Kuşlar güneşi perdelediler gürültü ile

Belki de yanmayı denediler benim gibi...

Akşamı delen kanat çırpışları sana doğru,

Çığlıkları sevmek adınaydı, yemin gibi,

Bitmek bilmedi gün batımına dek…

Griler siyahlara yol almakta şimdi,

Karanlık sarmalıyor özlemlerimi,

Kuşlar kuytularda birbirlerine sokuluyor,

İmreniyorum onlara iç geçirip…

Yarın birlikte uyanacaklar güneşe,

Karınları doymasa da özgürce sevecekler,

Her gün batımı çığlık atıp gökyüzünde,

Sevgiyi yüreklerinde hissedecekler,

Yine bir yaprak düşecek suya sessizce

Ve ben yine...

 

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

-46-

                 GÜN...GECE....

 

Gün, suya düştü çarçabuk,

Renklere özenmedi, grilere yol vermedi resminde,

Bitmek için siyahı kullandı biteviye,

Gölgelere aldırmadı, duymadı duaları,

Yelkovan kuşu aceleciliğiyle vardı geceye...

 

F.Ağaoğlu

 

                   HER GÜN.....

 

Her gün sana dönmeliyim....

Güne bakanlar gibi......

Mavi sabır çiçekleri açmalı küçük bahçemde...

Çoğalmalı senin gibi içimde....

Yazgıya inat her gün su vermeliyim .....

Her gün sana dönmeliyim...

Nedensiz konmalı başım dizlerine dar zamanlarda....

Kokunla dalmalıyım bitmeyen rüyalara...

Belki dokunur ellerin....istemeden...

Belki bir damla düşer yanağıma üzüm gözlerinden...

Kaldı ise.......kalan sevgilerden....!

 

F.Ağaoğlu

 

                KÜL RENGİ.....

 

Kül rengi bir akşama sığınalım,

Ellerin ellerimde, ter içinde...

Sen, sessizliği anlat gözlerinle,

Ben, susayım bir dokunuş uzaklığında,

Sevdiğin şarkıları dinleyelim, bir zamanlar bizim olan,

Hüzün sarsın içimizi.....

Sonra , denizde oynaşan ışıkları izleyelim,

Birbirlerine çok yakın,  ama bir türlü buluşamayan ışıkları...

Ve sarılmayı deneyelim acemi aşıklar gibi,

Gecenin bir yerinde...

 

F.Ağaoğlu

 

 

-47-

 

                YİNE YAĞMUR...

 

İstanbul yağmur’a, ben sana mahkûm,

Sabah gibi vurdum yollara,

Sensiz demir alan bir gün sırtımda,

Ellerim üşüyor, sigaram sönmüş...

Yürüyorum, buna yürümek denirse!

Kapı kuytularında yalnızlıkları görüyorum,

Sessizliğin gürültüsü oynaşıyor gölgelerde,

Işıklar caddenin sularında yıkanıyor,

Beni de yıkasalar ne olurdu!

Yeni bir ben için neler vermezdim?

Gözlerim geleceği,  yüreğim geçmişi sorguluyor,

Yaşanmamış, bakir hayatları,

Özlediğim anların kırıntılarını,

Cebimden dökülen ayrılıkları,

Kadersiz sevdaları...

Hepsi ardım sıra peşimde,

Uçurtma ve kuyruk!

Kurtulmak istemiyorum onlardan

Hani adımlarımı sıklaştırsam

Vazgeçecekler takipten belki de...

Tek başıma koyacaklar beni ansızın!

Bu korkuyla ağırlaşıyorum,

Sürünürcesine yol alıyorum,

Damlalar yanaklarımdan süzülüyor,

Ağladığımı kim söyledi,  yağmur işte!

Ayrıca ıslanmakta hoşuma gidiyor,

Tıpkı dün bana dokunduğunda,

Ellerinin terini hissetmek gibi...

Dönüşü olmayan bir yol bu biliyorum,

Acıların harman olduğu,

Sevgilerin selam durduğu,

Saatlerin ayrılığı vurduğu bir yol…

Sonuna varmak için yürüyorum,

Güneş’e varmak için çocuğum,

Biliyorum, kurtuluş yok!

İstanbul yağmur’a, ben sana mahkûm…

 

 F.Ağaoğlu

 

-48-

KÜÇÜK MELEK...

 

Şimdi düş kurma zamanı küçük melek,

Bir bulutun ucuna tutunup rüzgar ummalı,

Kim bilir? Belki eski günlere sürükler bizi…

           İçimizdeki boşlukta bir mum yanmalı,

            Çıkmaz, kör sokakları aydınlatmalı,

Umut etmek için bir yol olmalı...

 

Şimdi vazgeçme zamanı küçük melek,

Son yolladığın resmin de öyle diyor,

Üzüm tanesi gözlerin nemli sanki,

İstemese de ayrılığı söylüyor...

Dönüşü olmayan bir yoldayız küçüğüm,

Bir kolumda sen, bir kolumda ayrılık,

Yol böyle bitecek gün ışığım,

Kader bildiğince hükmünü sürecek,

Saatler hep sensizliği vuracak…

 

Şimdi unutma zamanı küçük melek,

Bir ney sesine yüklemeli geceleri,

Beyaz ellerinin dokunduğu her yeri,

Birlikte paylaştığımız her şeyi,

Yağmura inat tükenmeyen yaşları,

Yaşanan güzeller güzeli bu rüyayı...

Evet, bir ney sesine yüklemeli hepsini

Ve üflemeli yavaşça boşluğa,

Hepsi birer birer kaybolmalı sonsuzda...

 

F.Ağaoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

-49-

           İ Ç İ N D E K İ L E R

 

            SAYFA

            NO :

 

1 - İÇİMİZDEKİ ŞİİRLER                                  

2 - YAŞAM...

3 - ŞİİR ÜZERİNE

4 - BİR İSTANBUL LODOSU

5 - VESAİR

6 - MEVSİMLER

7 - YILDIZ, BİR DAHA

8 - GECELER

9 - CAMDA GÜL

10 - BİRİSİN, YAĞMUR HASADI

11 - GİDİYORUM

12 - GEL, BİR TEBESSÜM

13 - SEVGİYİ ÖLDÜRDÜLER

14 - BİR ISTANBUL

15 - BİR SEVGİ VAR, ÇIKARSIZ SEVDA

16 - YAŞAM KİTABI

17 - YAPRAK, MECBURSUN

18 - SON AYDINLIK

19 - KIRMIZI

20 - GÜN

21 - YAĞMUR

22 - GÜLYANAKLI, SEVGİ EKSEM

23 - GÜNAHLAR, İSTER

24 - BÖYLE YAŞA

25 - NELER YAZ. ,YALAN YILLAR

26 - PENCEREMDE, MEVSİM

27 - GİDERKEN

28 - TAHTA KAPI

29 - NE KALDI

30 - SAATLERDE

31 - ESKİYORUZ

 

-50-

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

            SAYFA

            NO :

 

32 - BU KALP

33 - KAÇINCI, GEL BANA

34 - GÜZELİM, KARAR VER

35 - SENSİZLİK, GÖZLERİMDE

36 -  BIRAKSALAR

37 -  KALEM

38 -  SEVGİ MAVİSİ

39 -  VE GÜN...

40 -  YAPRAK VE ÇİY TANESİ...

            41 -  YÜRÜYORUM...

            42 -  AKŞAMDAN GECEYE...

            43 -  BEYAZ GEMİLER

            44 -  BİR YOL...

            45 -  BU GÜN DOĞUM GÜNÜ

            46 -  KUŞLAR

            47 -  GÜN-GECE, HER GÜN , KÜL RENGİ

            48 -  YİNE YAĞMUR...

            49 -  KÜÇÜK MELEK...

            50 -  İÇİNDEKİLER...

            51 -  İÇİNDEKİLER...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

-51-